Kerem'in golüyle daha 3. dakikada öne geçen Galatasaray, müthiş bir ön alan baskısıyla başlamıştı. Karagümrük, öndeki baskıyı kırdığında geçiş oyununu iyi oynayan bir takım. Dolu tribünler önünde o baskının şiddetini azaltıp daha geride karşılamak gerekirken, Buruk'un 11'inde takım boyu uzamaya başladı. Diagne'nin golünde derine tek topa yakalandılar ve Muslera için bir numaralı hata buydu. Çok kötü uzandı çaprazdan gelen topa. İki numaralı hata Borini'nin golünü getirdi. Uzun oynamak varken kanada atılan kavisli top rakip atağa dönüştüğünde ilk golde olduğu gibi Abdülkerim yine ortalıkta yoktu. Top Karagümrük'ü de seviyordu. Boey'in kafasına çarpan, direkte patlayıp Borini'nin önüne düşen top... 28 maçta 20 gol yemiş Galatasaray 12 dakikada kalesinde 3 gol birden gördü. Bunun altından kalkmak ancak devreye tek farklı mağlup gitmekten geçiyordu. Onu da başardılar.
Zaniolo bir İcardi değil ama dün Galatasaray için 'atanın ve tutanın iyi olacak' klişesinin sezonun aksine terse döndüğü bir akşamdı. Muslera'nın yediği hatalı goller, bir de üstüne İcardi'nin anlamsız penaltısı. İkinci yarıda Galatasaray için kazanma fırsatı da doğdu. Başta sol bek Levent ve kaleci Batuhan olmak üzere savunmada sağlam durdular. 24 hücum, 9 isabetli şutlu bir 90 dakikadan geriye bir tek belki 'İcardi neden 46'da girmedi' eleştirisi kalır. Atan ve tutanla buraya gelmişsen herkesin unutmak istediği bir akşamı vardır. İcardi ve Muslera için böyle bir akşamdı.