Üç maçtır kazanamıyor, hakemlerden muzdarip yani yaralı iseniz acıyı unutmak, unutturmak için bir başka başlamalısınız oyuna. Önde baskı, tempolu oyun ve taktik disiplin... Galatasaray ilk yarıda bütün bunları mumla arattı. Emre Taşdemir rezerv takımda şans bulan, A takımda dakikası olmayan bir oyuncu. Oyunu ilk yarıda onun üzerinden kurarken Kerem'in ısrarla kanadını terk etmesi ve topun olduğu kadraja girme merakı Emre'yi de tüketti. Bir pozisyonda top arkasına atıldığında kadrajda olmayan Kerem sanki Tekirdağ'dan dönüyordu....
Kadıköy'de 4 gol atarken merkezde Borini'yi kullanan Pirlo'nun, Diagne ile başlama tercihi Caner'in duran toplarına bağlıydı. Pek iyi bir tercih olduğu söylenemez, elinde Colley gibi hızlı bir adam varken... Adnan'ın kırmızı kartıyla da bir başka maç oldu Karagümrük için... Viviano, Galatasaray'a karşı...
İkinci yarıda Rashica'nın sola geçip, iç kulvara basması Emre'yi de rahatlatırken, Dubois da Caner'in çıkışlarını önleyince bir eksik Karagümrük karşısında Buruk'un takımının gol kaçırma yarışı başladı. Futbol az ya da çok topu santrforunla buluşturma sanatıdır. İcardi'nin futbol aklı sahada parlarken ve basit oynarken takım arkadaşları tabelaya adlarını yazdırma peşindeydi. İki golle bir saat bir eksik oynayan rakibini devirmenin derbiye verecek bir mesajı yok.
Maç öncesi "Çok çalışıyoruz" diyen Okan Buruk'a iki sorum var: 30 orta yapan, doğaçlama oynayan ve oyuncularının bireysel yetenekleri üzerinden emekleyen bu takımın oyun planı nedir? Ya da ilk 45'te Kerem sahayı gezmeye başladığında kaybettiğiniz Giresunspor maçı aklınıza geldi mi, geldiyse neden uyarmadınız?