Bazı maçların ilk 10 dakikası size tabelanın ne olacağının bir fotoğrafını verir. Dün gece olduğu gibi… Son şampiyon Trabzonspor, Süper Kupa'yı aldığı stadyumda bir hafta sonra sahaya çıktığında karşısında ligin yeni ekibi İstanbulspor'un 11'i, kağıt üzerinde çok dirençsiz bir kadro görüntüsü çiziyordu. Ev sahibi doğal olarak derinde bekleyerek başlarken, Avcı'nın takımı da doğrusu ileride çok da önde basmayı tercih etmedi. Fırtına'nın üçüncü pozisyonu kornerden geçen hafta olduğu gibi Visca-Cornelius iş birliğiyle geldi. Siopis, zor maçların görev adamı… Ama Marek Hamsik'le kantara çıkarılacak futbolcu değil. İlk yarıda Trezeguet'nin üzerinden oyunu akıtan Trabzon'da, göbekte Bakasetas-Abdülkadir ikilisini verimsiz buldum. Trabzon'un iki beki (Eren-Larsen) bu sezon çok iş yapacak, bu belli. Avcı'nın 1-0'ı bulduktan sonra maçın fişini çekecek olan ikinci gol yerine takımını 20 metre geriye çekip, Visca ve Trezeguet'nin derinine top atma tercihi geçen yılların da bir takıntısı… Rakip ne kadar güçsüz olursa olsun tek fark; umut demektir. İstanbulspor, Uğurcan'ı çok zorladı mı, hayır… Oyunun içinde kaldılar, iyi niyetle mücadele ettiler. Değişiklikler 78'de değil de 60'larda gelse olası bir kaza golünün stresine de girmezlerdi. Sonuçta Denswil'in kafası, rakibin fişini çekti. Trabzonspor'un eksiği belli. Bir sağ stoper bulacaklar ve Şampiyonlar Ligi ile ligdeki zorlu maçlar için Abdülkadir- Bakasetas ikilisinden birini kenarda bırakıp, sağlam 6 numarayla oynayacaklar. İstanbulspor lige hoş geldi. Adı üzerinde, burası Süper Lig… Bir 90 dakikadan sonra büyük harfli cümleler kurulmaz ama en az 5-6 kaliteli ayağa ihtiyaçları var.