Tabelada 1-0 yazıyordu. İkinci 45'e gelen Konyaspor topa yüzde 72 sahip olup ev sahibini yarı sahasına hapsettiğinden Brezilya'dan 10 bin km yol yapıp gelen Muslera çıktı sahneye, aynı sekansta iki kurtarış... Ardından Rahmanovic'in boş kaleye atamadığı top... Fatih Terim, 4-4-2 başladığı oyunda 3 değişiklikle 4-2-3-1'e döndüğünde Galatasaray adına maçın özeti top uzaklaştırmaydı...
Bireysel hata yapma sırası bu kez rakipteydi ki, bu sayede daha 4. dakikada öne geçen Galatasaray topu rakibe veren oyununda ilk 20'yi 5 faulle geçti. 10 kişi kalmış Trabzon'a 30 hücum girişimi yapan namağlup Konya, unvanının hakkını veren takım oyununu oynarken geçişlerle pozisyon bulmaya çalışan ev sahibi, Halil'in cılız şutları ya da yanlış şut tercihleriyle gitti soyunma odasına... Cebinde sarı kartı olan Taylan'ın yerine giren yetersiz ve çelimsiz Assunçao da ayağına gelen topları abanarak uzaklaştırınca Konyaspor rakip duvardan dönen toplarla yeni hücumları rakip yarı sahada başlattı. Terim'in değişiklikleri 61'de geldiğinde teşhis doğruydu ama ilaçlar basit birer ağrı kesici bile olamadı. Barış, Emre ve Babel ile oyun kontrolünü ele geçiremediler ve 90 dakikayı 16 hücum yiyip, 36 uzaklaştırma ile bitirdiler. Bu oyun Marsilya deplasmanında kabul edilebilir ama kendi evinde Galatasaray'ın bu oyunu kontrol edemeyen futbolunu tribünde izlemek isteyenlerin sayısı her hafta azalır... Kritik kurtarışları ve kontrolleriyle Muslera, sağlam defanslarıyla Nelsson ve Alpaslan ve ilk yarıda çok mücadele edip golü de atan Mohamed... Bazen futbol şansınız tutmaz yenilir ama "geleceği kazandım" dersiniz. Galatasaray dün kazanan ama geleceği soru işareti olan taraftı...