Tarihten silinen devletlerin, imparatorlukların savaş meydanında sonunu hazırlayan kötü savunmadır. Kaleni, evini iyi savunmaz, rakibin savaş taktiklerini doğru analiz etmezsen tarih de seni affetmez, futbolda da tabelanın affetmediği gibi. G.Saray'ın Lazio'dan sonra Marsilya maçında da gol yememe sanatı adına ortaya koydukları aslında futbolumuzun 40 yıllık yarasına yapılmış pansuman gibi. Sahte 9 Payet ile oyuna derinlik kazandıran, orta göbekte öndeki ikilisini direkt kaleye yönelten Sampaoli'nin yumuşak karnı iki kanat oyuncusu ve üçlü savunmanın iki ucu arasındaki 60 metreydi. G.Saray bu iki kanala ilk yarıda yeteri kadar adam soktu. Terim ve ekibinin doğru analizi, Kerem'in son vuruşta acemiliği ve Morutan'ın çok daha belirleyici olma mecburiyetiyle çarpışmasa G.Saray ilk yarıda golü bulurdu. Orta alandaki üçlüsüyle geçit vermeyen Galatasaray'ı 90 dakika zorlayan Cengiz Ünder oldu. Onun ilk yarıdaki nefis plasesini ancak eski Muslera çıkartırdı ve evet dün sahada herkesin bildiği ama kendisinin son zamanlarda unuttuğu Muslera vardı. Cengiz'in ikinci yarıda al da at diye getirdği top, Milik'in oyuna girişi sonrası çakılı santrforla oynayınca Payet'i sağda serbest bırakan Marsilya, son çeyrekte bunalttı G.Saray'ı. Guendouzi'nin penaltı hırsızlığının kameralara yakalanması futbolun adaletidir. Fransa Ligi'nde %61 topa sahip olma istatiğiyle oynayan Marsilya karşısında G.Saray'ın geçiş oyununda bitiricilik için daha zamana ihtiyacı var ama Marcao'nun forma giydiği 3 maçta da kaleyi gole kapatmak tesadüf değil. Velodrome, Avrupa'da rakibin en büyük baskıyı gördüğü, tribünlerin de maçı oynadığı bir stadyum… Buradan beraberliği yemeden almak Galatasaray için büyük adım. Ancak daha büyüğü, rakibi 0'da tuttuğun tabelada golü atıp cezalandırmak. Şimdi buna daha çok çalışmalılar. En çok da Halil.