SPOR sayfalarında geçmişte futbolcuların kısa cevaplar verdiği anketler olurdu. 10-15 soruyla o futbolcuyu tanır, posterinizi astığınız adamların en sevdiklerini öğrenirdiniz. Daha önce Partizan'da oynamış, evli ve iki çocuğu var, en beğendiği futbolcu Cruyff, nefret ettiği yalan, en sadık arkadaşı Ivançeviç, futbolcu olmasaydı makine mühendisi olurdu, en sevdiği yemek kuru fasulye, en sevinçli günü ilk kez baba olduğu gün, beğendiği takım Atletico Madrid... Radomir Antic, 42 yıl önce Fenerbahçe forması giyerken işte bu cevapları vermiş. Önceki gün 71 yaşında hayatını kaybeden Antic, İspanyol futbolu için çok özel bir isimdi. O, beğendiği takım Atletico Madrid'de futbol oynayamamış ama o takımın teknik direktörü olmayı başarmış, üstelik 1996'da hem lig şampiyonluğu hem de Kral Kupası'nı kazandırmıştı. La Liga'nın 3 büyüğü, Atletico, Real Madrid ve Barcelona'yı çalıştıran "Baba" Antic'in 42 yıl önceki bir cevabıyla uğurlamak isterim: -Hobiniz? +Ailemle birlikte gezmek.
Real Madrid mafyasıyla asla masaya oturmam
FUTBOL dünyasında son çeyrek asırda ikon olmuş, en fazla bireysel sponsorluk anlaşması imzalamış, futbol sahalarında yaptıkları kadar özel hayatlarıyla da konuşulmuş ve konuşulmaya devam eden iki isim Alex Ferguson'un öğrencisiydi: David Beckham ve Cristiano Ronaldo... İskoç teknik adam sahneden çekileli 7 sezon oldu ve Manchster United da bir daha iflah olmadı ondan sonra. Ferguson'un dizinin dibinde yetişen iki yıldız için söylediklerinden iki cümleyi çekelim arşivden. Soyunma odasında bir gün kızıp anne terliği niyetine eline geçirdiği kramponu fırlatan ve Beckham'ın kaşını yaran Ferguson o günü şöyle anlatıyor: "Hayatımdaki en saçma kazaydı. 100 kere değil milyon kere atsam isabet etmezdi ama o gün etti, ben bunu sahada topla yapabilsem zaten iyi futbolcu olurdum." Ronaldo'yu M.United'dan koparmak için transfer operasyonunu 2007'de başlatan Real Madrid, İskoç teknik adamı çılgına çevirmiş ve İspanyol medyasının Ronaldo manşetlerine her gün tepki vermeye başlamıştı Ferguson. Çok sert cümleler kurdu ama belki de en serti şuydu: "Ben bu mafya ile pazarlık masasına oturmam. Onlara bir virüs bile satmam." Cristiano Ronaldo, hocasının bu sözleri söylediği günden iki yıl sonra Real Madrid'e imza attı.
Cesar Prates vardı... PEKİ NE OLDU ONA?
KARIYERINE son noktayı koyduktan sonra teknik adamlık basamaklarını çıkan ya da futbol yorumcusu olarak ekranlara transfer olan eski futbolcular her zaman göz önünde olduklarından unutulmazlar. Bir de kramponlarını astıktan sonra futbolsuz hayatı tercih edenler var ki onların sonraki hayatları hep merak uyandırır. Onlardan biri de Galatasaray'da bir sezon forma giymiş olan Brezilyalı sağ bek Cesar Prates. Roberto Carlos'un referansıyla geldiği Real Madrid'de aynı pozisyonda Chendo, Secretario ve yeni transfer İtalyan Panucci olduğundan A takımda tutunamayan Prates, Avrupa'da en istikrarlı yıllarını Sporting'de geçirmişti. Portekiz kulübünde o yıllarda idmanlarda genç bir yıldıza frikik atmayı öğreten Prates, yıllar sonra o gencin frikikten attığı goller sonrasında kendisini aradığını anlatır. Evet, o gencin adı Cristiano Ronaldo. 2011 yılında futbolu bırakan Cesar Prates, 45 yaşına geldi ve artık hayatına rahip olarak devam ediyor. Brezilya'da yoksul çocukların futbol hayallerinin gerçek olması için de çalışıyor.
Geçmişin yıldızlarıyla gelecekte EL CLASICO
BU zor günler geride kaldığında hepimiz Real Madrid-Barcelona maçı izlemek istiyoruz öyle değil mi? Ya peki o maç eski yıldızların randevusu olursa? Şimdi size Real Madrid-Barcelona maçının kadrolarını veriyorum, maçın tarihi belli değil ama Casillas ve Puyol'un tüm futbolseverlere sözü var. Barcelona kalesinde Valdes, defans dörtlüsü Dani Alves, Puyol, Marquez, Abidal.. Orta sahada Xavi, Yaya Toure, Iniesta, forvet hattında Henry, Eto'o, David Villa. Real Madrid kalesinde Casillas, üçlü defansta Arbeloa, Pepe, Roberto Carlos (pek iyi fikir değil ama..) orta sahada Di Maria, Xabi Alonso, Zidane, Mesut Özil. Forvette Raul, "harbi" Ronaldo ve Cristiano Ronaldo... Kim kazanır?