Bir kupa finalinde lig lideri ile son sıradaki küme düşen takımı zor görürsünüz. O küme düşen takımın ligin liderini sahasında 3-0 mağlup ettiğini, rövanşta ise liderin 90+5'te kazandığını da hatırlıyorsunuz elbette... Beşiktaş'ın olmadığı, Fenerbahçe ve Trabzonspor'un Ümraniye'ye elendiği, Başakşehir'in kupası olmayan teknik direktörünün "Kupa nedir" deyip, safra attığı sezonda son kupanın sahibi Akhisar, Galatasaray karşısına çıktı.
Önce bir soru, hafta sonunda lig finali varken federasyon bu finali gelecek haftaya alamaz mıydı? Federasyonun kupanın yayıncı kuruluşuyla bir empatisi yok, dün ligdeki finali öncesinde Terim yedek ağırlıklı kadroyla da çıkabilirdi, çıkmadı.
Siz oynamazsanız, rakip oynarmış gibi görünür. Mücadele etmek başka şey, futbolun doğrularını yapmak başka şey. Dün Akhisar mücadele ederek, öne geçti. Galatasaray'daki arıza kaptan Selçuk'tu. Bazı futbolcuların yüreği ve fiziği yeteneğine ihanet ediyor.
Selçuk da büyük futbolcuydu ama çok büyük futbolcu olmayı tercih etmedi.
İki penaltı da doğru karar. Akhisar'ın 11'indeki 8-9 futbolcu, gelecek sezon kadroda olmayacakları için hakemin üzerine oynadılar. Galatasaray vasatın altında futbolla kupayı aldı. Diagne, Rize'de atığı son golle "Zoraki kahraman"dı. Dün yine penaltı kaçırdı ve farkı ikiye çıkaran golü attı. Bir disiplinsizliğin tekrarını izledik. Kâbus anlarda Dexter, gündüz vakti başka bir adam Diagne.. Maçın en iyisi Feghouli... Zaten Galatasaray'ı liderliğe taşıyan da bir başkası değildi... Galatasaray "elde var bir" dedi ve Pazar günü taraftarı önüne duble için çıkacak.
Gerisi limana gemisini yanaştıramayanların boş gürültüsü...