Karadeniz deplasmanlarında kazanmak istiyorsa İstanbul takımları, galibiyet için ilk golü atmaları gerekiyor. Bu ev sahibi, tribünlerin coşkusunu düşürürken çoğu zaman rakibe oyun hâkimiyetini de veriyor. Galatasaray, maçın başında bulduğu golden sonra 4 pası bir arada yapamayışı ve Diagne de penaltıyı kaçırınca Rizespor'u oyuna ortak etti. Terim'in ikinci yarıda 80 isabetli pası sezonun en düşük rakamıydı. 2. yarının ilk 10 dakikasında futbol oynanmadı. Sakatlıklar, sakatlık... Ama daha büyüğü varmış. Emre Akbaba'ya Allah şifa versin. Çok ağır bir sakatlık. Rize'ye çıkan kırmızı kart ise yanlış karar. Emre'nin kırılan ayağının görüntüsünün şokundan çıkamayan Galatasaray, kalesinde ikinci golü görünce, panik yaptı. Oyuna Linnes girse, Feghouli Diagne'nin arkasına geçse sağ açıktaki Mariano ile birlikte de pas bağlantısını kuracaklardı. Ama Terim önce Muğdat sonra Sinan değişiklikleri ile orta sahayı boşaltarak sonuca gitmeye çalıştı. Sonuçta; alınacak beraberliğin mağlubiyetten farkı yoktu. VAR ile gelen penaltı kararı, tribünlerde yükselen tansiyon, kulübenin başkası atacak direktifine rağmen penaltıyı atan Diagne, kafayla son sözü söyledi. Takım disiplini, oyuncu değişiklikleri, bireysel performanslar için söylenecek çok söz var ama Galatasaray yine bir kaos ortamından 3 puan çıkarmayı başardı. Haksız yere 10 kişi kalan Rize cephesi son haftalarda geriye gitmişti. Dün ellerinden geleni yaptılar ama penaltı pozisyonlarında VAR ekranlarının etkisi oldu.