En sonda söylenmesi gerekeni başta söyleyeyim. G.Saray forması giyecek kadar yetenekli ve G.Saray'dan bol sıfırlı kontrat alacak futbolcular topluluğu iseniz ligde son sıradaki takıma taraftarınız önünde 2-0 öne geçtiğiniz maçı, 2-2'ye getirmeyeceksiniz. Üstelik Ali Palabıyık'ın bir tartışmalı kararı ve 2-2'in ardından 3. golü arayan Rizespor varken...
Sezon başında orta saha ikilisi için farklı kombinasyonlar sorulsaydı 30 tane sayardık ama Selçuk ve Feghouli ikilisini kimse aklına getiremezdi. Dün G.Saray bu ikili ile başladı. İlk 45 dakikaları çöpe atmak bu sezonun bir geleneği. Her şeye rağmen 2-0'ı bulmuşken ve haftaya ligin lideri ile oynayacakken maçın 2-2 olması sadece cezalılar ve sakatlar ile açıklanamaz. G.Saray, sezon başında elindeki bonfileyi, Gomis'i sattı. Şimdi soya fasulyesiyle yemeğe et tadı vermeye çalışıyor. Bir takımın omurgası çökerse olacağı budur. İki yerli stoperle kim bu yolda yürüyebilir ki. Önlerinde Fernando yok. Fernando'nun önündeki Belhanda ve Emre Akbaba yok ve en önde de sahte 9 futbolda başka bir kavram ama sahte santrfor Eren var. Şampiyonlar Ligi'nde her hafta 32 takımın en az koşanı olmak büyük alarmdı. Okan Buruk'un takımının son 30 dakikadaki temposu Galatasaray'ı pes ettirdi. Sahada kavga edip ceza alanlar bir bedel ödemediler. Geçmişte kulübü borç batağına sokup batırma noktasına gelen ve başkan Cengiz'e bir enkaz veren eski başkan ve yönetimler gibi. G.Saray dün oldu ki 3-2 kazansaydı, taraftarı bu sabaha tedirgin uyanacaktı. Çünkü Başakşehir ile belki de tamam ya da devam maçını oynayacaklar. Ligin son şampiyonu, 16. haftada yarışa havlu atarsa bunun sezon sonunda bedeli büyük olur.