Sportif direktörlük kavramını ne zaman denesek hevesimiz kursağımızda kalıyor! Alman futbolunun devi Bayern Münih'in Robert Schwann ile 1964'te başlattığı sportif direktörlük kurumunun ilk adımlarının ülkemize gelmesi ise 2000'li yılların başında ancak dillendirilebildi. 'Şov' transferleri ile öne çıkma peşindeki yönetici topluluğunun elbette ki güç paylaşma konusunda şüpheleri vardı ve ilk sportif direktörler de 'başkanın adamı' olarak doğdu. Yönetim kurullarında futbol şube sorumlularının 'Sportif direktör' olarak çalıştığı bir ortamda bu konudaki en cesur adım dönemin F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'dan geldi ve Türk futbolunun efsane isimlerinden Aykut Kocaman sportif direktör olarak 2009-10 sezonunda göreve geldi. "Daum'un yerinde gözüm yok" diyen Kocaman, Alman teknik adamın ayrılmasının ardından göreve gelince sportif direktörlük kavramı da Türkiye'de 'gölge teknik direktör' olarak isimlendirildi. Sonrasında F.Bahçe, Terraneo'yu göreve getirdi. O da davullu zurna ile gelip sessiz sedasız gitti. Fiyaskolarıyla tabii ki!
CENK ERGÜN
Eylül 2015-Mart 2018 (30 Ay)
TEKNIK ADAMLAR: Mustafa Denizli, Riekerink, Igor Tudor, Fatih Terim
AYKUT KOCAMAN
Temmuz 2009-Haziran 2010 (11 Ay)
TEKNİK ADAM: Christoph Daum
GİULİANO TERRANEO
Mayıs 2015-Mart 2016 (10 Ay)
TEKNIK ADAM: Vitor Pereira
ÖNDER ÖZEN
Mayıs 2013-Temmuz 2014 (10 Ay)
TEKNİK ADAM: Slaven Bilic
SÜLEYMAN HURMA
Mayıs 2015- Aralık 2015 (7 Ay)
TEKNİK ADAM: Şota Arveladze
COMOLLİ ZATEN GÜNAH KEÇİSİYDİ
Damien Comolli, başkan Ali Koç'un umuduydu. 2018 Haziran ayında yapılan toplantıda, "Umarım beni mahcup etmez" diyordu Comolli'nin yüzüne bakarak. Bu rüya da biterken geride yine büyük enkazlar kalıyordu. Demek ki bu iş olmuyor, tutmuyordu. Sportif direktörler istediklerini yapamıyorlar zaten. Başkan ne derse o! Sadece Fenerbahçe değil, Galatasaray Cenk Ergün, Adnan Sezgin, Beşiktaş Önder Özen ve Trabzonspor da Süleyman Hurma ile bu yola girmişti. Süreç içerisinde Anadolu takımları da zaman zaman bu yolu denedi ve denemeye devam ediyor...
TEKNİK DİREKTÖR KÜÇÜK GÖRÜYOR!
Bu meseleyi kulüplerimiz anlamadı. Teknik direktörler de anlamadı, başkanlar da... Zaten sürekli çatışma halinde oldular. Teknik direktörler sportif direktöre tepeden bakıyor ve "Bu adam futbol mu oynamış, hocalık mı yapmış. Benden iyi nasıl futboldan anlar" diyor. Rütbe olarak sportif direktörün üstte olması teknik direktörün de hoşuna giden bir durum değil.
FUTBOLDAN ANLASA EKONOMİ NE OLACAK!
Teknik direktörlere göre sportif direktör futboldan anlamalı. Evet tabii ki anlamalı! Ama bir sportif direktör futbolun yanında bir kulübün ekonomisi ve finansının nasıl yöneteceğini de bilmeli. Milyarlarca Euro ve doların döndüğü bir futbol dünyasında hesaptan anlamayan bir kişinin başarılı olması mümkün mü? Futbolun, oyunun içinden gelmiş olmak sportif direktörlük mesleğinde avantaj sağlar. Ama görev yapacağı takımı dünyada temsil etmek, sözleşme hazırlamak, satış ve pazarlama, müzakere, oyuncu satmak, teknik adam yönetmek daha da önemli...
İYİ BAŞKANA, KÖTÜ SPORTİF DİREKTÖRE!
Beşiktaş eski Başkanı Fikret Orman görev aldığı dönemde "Kulüpleri profesyoneller yönetmeli. Futbolu da" ifadesini kullanmıştı. Ama bunu hayata geçiremedi diğer başkanlar gibi. Çünkü başkanlar gölgede kalmak istemes.. Taraftar şov sever. Bu şovu da yönetim ve başkan yapar. Sonuç olarak Türkiye'de gerçek anlamda sportif direktörlüğün hayata geçirilmesi imkânsız. Ülkemizde başkanlar yönetime geldiklerinde ülke gündeminde yer alacaklarını çok iyi bildiklerinden bir sportif direktörün rol çalmasına asla müsaade etmezler.