LİGİNDE pazar günü Manchester City ile oynayacak olan Wolverhampton bu maçı düşünerek hiç kendini sıkmadı.. İdman havasında bir maç oynadılar.. Beşiktaş'ı hep kendi yarı alanında konuk etti.. Bir iki defa çıktı ve golü de attı.. İşte her şey bu kadar! Uyudu, uyuttu ve 3 puanı aldı, gitti.. Böyle bir yenilgiye ne yazılır ki.. İyi fırsatlar da yakaladık oysa.. Ama golcümüz yoktu.. Saçma sapan transferler yapılırken bir de golcü almak akıllara gelmemişti.. Burak Yılmaz'ın Alanya maçına saklanması.. Güven'in çıt kırıldım hali.. Beşiktaş için Avrupa Ligi bitti.. Bu saatten sonra bu kadroyla Avrupa'da bir şey olmaz.. Zor günler yaşıyor Beşiktaş.. Yönetimin almış olduğu kongre kararı sanki Beşiktaş'ta her şeyin sonu gibi oldu.. Başı boş bir gemi gibi nereye çaparsa artık! Tribünler de Beşiktaş'ı bırakmış.. Evet destek vardı ama arada yapılan Sergen Yalçın tezahüratları, Lens'e yapılan protestolar.. Ve finalde hedef alınan Abdullah Avcı.. Bunların Beşiktaş ve sahadaki futbolculara bir faydası yok.. Sergen Yalçın bir takım çalıştırıyor.. Yalçın gelip Beşiktaş'ı mı kurtaracak?.. Sahada ve tribünde huzur yoksa başarı da gelmez zaten.. Böyle bir atmosferde kimse başarılı olamaz zaten.. Pazar günü köprüden önceki son çıkış olur.. Abdullah Avcı'nın da mutlu olduğunu sanmıyorum.. Ne umutlar ile geldi ve nasıl bir ortamın içine düştü.. Şanssızlık! İşte ben bu satırları yazdıktan sonra Sayın Avcı basın toplantısında önemli itiraflarda bulundu. İsyanına hak veriyorum, kimse Avcı'ya kötü hoca diyemez. Ama geçen sezona dönüş yapması ve eleştirmesi hocası Şenol Güneş'e haksızlıktı. Unutmayalım ki Beşiktaş'ın başına geldiğinde kendisini ilk tebrik eden ve yol gösteren isim de Şenol Güneş'ti...