Beşiktaş'ın şampiyonluk şansı 1.5 ay öncesine kadar yoktu.. Kimse de Başakşehir'in bu kadar puan kaybı yaşayacağını düşünmüyordu.. Beşiktaş da arka arkaya 6 maç kazanınca, şampiyonluk şansı kapıyı çaldı.. Ortada böyle bir durum varken siyah-beyazlı takım dün sahaya kazanmak için değil de rakibi Galatasaray'ı durdurmak için çıkmıştı. Şenol hoca sahada değişimler yapmıştı. Plan; 50-60 dakika Galatasaray'a gol imkânı vermemek sonra da bulursa bir gol ile maçı kazanmaktı.. Bu basit hesap tutmadı tabi ki... Beşiktaş'ın kaybedecek hiçbir şeyi yoktu oysa. Zaten kırılgan bir takım olan Beşiktaş; Sivas, Başakşehir, Çaykur Rize ve A.Gücü maçlarında da bu sıkıntıyı yaşamıştı, özellikle de kötü savunmasıyla. İki taç organizasyonundan gelen goller bu nedenle Beşiktaş adına dramatikti. Psikolojik olarak maça iyi hazırlanmadığı çok belliydi. Yenilen gol sonrası santra protestosu, "Küstüm oynamıyorum" tripleri, profesyonel bir takımın oyuncularına yakışmadı. Beşiktaş hakemi sürekli bir engel olarak görerek bir gerginlik yaşadı. Bu da Beşiktaş'ı çok yıprattı. Galatasaray ise 51 bin taraftarının desteğiyle sezonun final maçını kazanarak şampiyonluk kupasının ucundan tuttu. Hafta boyunca teknik kadro ve yönetimiyle sıkı sıkıya bu maça konsantre oldu. Maçın hakemi Bülent Yıldırım, özellikle Beşiktaş aleyhine çok hata yaptı. Kartlarıyla siyah-beyazlı takımı sindirdi. Herkesin gördüğü yarım metrelik ofsayt için VAR, 3 dakika inceleme yaptı. Penaltıyı VAR'la iptal etti. Caner'in değdi mi değmedi mi tartışmalarının olduğu taçta bile ne hakem ne yardımcısı karar veremedi (ki bana göre top Caner'e dokunmadı).