Avrupa kupası maçı, başka bir kulvar, rakip Monaco... Yaş ortalaması 24 olan atletik oyunculardan kurulu bir takım. Son maçlarda aldığı başarılı sonuçları var. Böyle bir takıma karşı doğaldır ki rakibin bulunduğu konuma göre bir strateji ve oyun planı yapma zorunluluğu var. Ama her şey kağıt üstünde. Oyunun 11. dakikasında Maxi Gomez gibi kendisinden çok şey beklenen böylesi maçlarda katkı vermesini istediğiniz bir isim, hiç gereği yokken rakibe yaptığı amatörce bir hamleyle kırmızı karttan oyun dışında kaldığı zaman, maç öncesi yaptığınız planlar bir anda yok oldu. 10 kişi kaldıktan sonra hucüm girişimleri tamamen yok olan ve oyunu kendi sahasında kabul eden bir yapı ortaya çıktı. 10 kişi kaldıktan sonra yenilen golleri yorumlamak gerek. 1. gol, halı sahada yenilen gol gibi... 2. gol ise Bartra gibi üst düzey bir oyuncunun zamanlama hatasından kaynaklı penaltı golü. Üçüncüsü ise duran top kaynaklı. 3 -0'dan sonra her iki takımda da yapılan oyuncu değişiklikleri var. Bu maçta Avrupa kupalarında devam edebilme adına alınan sonuç bana göre büyük bir hayal kırıklığı. Nedense yabancı oyuncularımız fazla olsa bile Avrupa arenasında bir türlü gerekli sonucu alabilecek yeterliliğimiz yok. Neden ve niçin diye bunu düşünmemiz gerekmekte. Hayalci olmak yerine daha gerçekçi çözümler üretmek zorundayız. Şampiyonlar Ligi'nde olmayan bir ülke ve de ardından Avrupa Ligi'nde arzu edilmeyen sonuçlar. Üzerinde düşünmeye değer yanlışlarımız demek ki çok fazla.