YOĞUN bir maç trafiği. 15 günde altıncı karşılaşma. Kolay bir periyot değil. İlk maç deplasmanda alınan 3-1'lik bir skor; yani avantaj sizde. Rotasyon yapmak doğru ama tercihler daha farklı olmalıydı. Rakip AEK, teknik adamın ayrılmasından sonra ilk maçtaki 11'inde dört farklı oyuncu ile sahaya çıktı ve de oyunun başlamasıyla çok farklı bir takım olarak görüldü. Bu maçta Trabzonspor adına ritmi bozan orta alan ve de öndeki kurgu. Obi Mikel ve Sosa savunmanın önündeki ikili ve Abdulkadir Parmak önde. Mikel'in kariyerine diyeceğimiz herhangi bir şey yok. Ama futbolda kariyeriniz ne olursa olsun fiziksel gücünüz yoksa takıma katkı yapma şansınız da o kadar az. Yenilen ilk golde Fernandes'in hatası büyük, ardından Mikel'in gereksiz yaptığı penaltı ve bir anda skor 2-0'a geldi.
Ünal Karaman'ın hatasından dönüp Mikel'i oyundan çıkarması ve Sörloth'u almasıyla takımın sırtı kaleye dönük oyun oynayabilen konuma geçmesi önemliydi. Önde Sörloth'un yarısını yapabilecek bir futbolcu yok. Yani her zaman önde oynaması gereken bir isim. Ekuban tek forvet oynadığı zaman performansı düşüyor ama ilerdeki oyuncuyu desteklediğinde daha farklı bir görüntü ortaya çıkıyor. İkinci yarıda ortaya koyduğu oyun gibi. Yusuf Sarı için de söyleyeceklerim var. Sabır gösterilmesi gereken bir genç. Sonradan oyuna girdikten sonra çok şey yapmayı değil basit oynamayı düşünmeli ve de taraftarın böyle yetenekli gençlere daha fazla destek vermesi gerek. Sonuçta önemli olan turu geçmekti. Yoğun bir maç trafiği düşünüldüğünde oyun sorunlarla dolu olmasına rağmen bunu gerçekleştirdikleri için Trabzonspor'u kutlamak gerekiyor.