Bazen bir puanın, bir galibiyetin kendi çapından büyük yansımaları olur. Bunu sadece puan cetveli değil işin psikolojisi ve sosyolojisi de belirler. Beşiktaş'ın, Adana Demirspor maçında aldığı üç puan işte tam bu tanımlamaya uygun. Beşiktaş yukarıyla arasındaki fay hattını açılmasına izin vermediği gibi, Şenol Güneş'le yarışın içinde olacağını gösterdi. Beşiktaş çok iyi denilebilecek bir performans ortaya koymasa da oyunun kontrolünü bırakmadı. Bunun en büyük nedeni, Josef'in 11'de başlamasıydı. Brezilyalı, kondisyon seviyesi olarak %50-55'lerde olmasına rağmen orta sahayı toparladı, maçın en iyisi Gedson'un yükünü aldı. Salih'e özgürlük tanıdı. Tek golü Masuaku serbest vuruştan atsa da Beşiktaş, birçok denemede bulundu. Bu ısrarını sürdürmesi, Cenk ve Weghorts'u daha çok topla buluşturmaya devam etmesi gerek. Beşiktaş'ın daha güçlü futbol için zamana ve birlikte oynamaya ihtiyacı var. Bu ışığı, bu kararlılığı görmek mümkün. Bunun en canlı örneği maç bitimi oyuncuların sevinci ve hırsında görüldü.
Antalya kampını izledim. Şenol Güneş'in yapmak istediklerini biliyor ve dokunuşlarının izlerini net olarak görebiliyorum. Parçalı bulutlu günlerden güneşli günlerin geleceğine ve bununda uzak olmadığına inanıyorum.