Galatasaray'ın saha ve seyirci avantajını kullanarak ilk 30 dakika baskı kurması bekleniyordu. İcardi ile bulunan erken sayılabilecek gol, baskının sonucuyken Beşiktaş'ın buna ne tepki vereceği önemliydi. Ev sahibinin golü, özellikle arka direkte Barış'ın geriye indirdiği, defansın dengesini bozan asist ne kadar akıl doluysa Cenk Tosun'un attığı estetik gol ve verdiği cevap da bir o kadar kaliteliydi. İlk yarı top kayıpları fazla olsa da derbiye yakışır bir tempo ve hazırlanışı itibariyle klas goller izledik. Dele Alli'yi oynatmayıp solda N'Koudou ile başlayan Şenol Güneş'in başlangıç baskısından gol devşirme planı tutmadı. Boey'in atletik duruşu, N'Koudou'nun akan oyunda serseri roket gibi savrulmasına neden oldu. Güneş'in 63'te N'Koudou ve Salih'i çıkarıp Muleka ve Redmond hamlesine Okan Buruk Kerem'i oyuna alarak cevap verdi. Barış'ın yerine oyuna giren Kerem'in biri direkten dönen atak denemeleriyle sakatlanıp çıkan Rosier'in yokluğunda önce Tayfur sonra da sağda oynamak zorunda kalan Necip'in çok zorladığının altını ve Şenol Güneş'in derbiyi kaybetmesinde beklerin verimsizliğinin katkısının olduğunun altını çizelim. Abdülkerim'in her atakta Beşiktaş ceza alanında olma isteği gözlerden kaçmayan bir ayrıntıydı. Tahkim Kurulu'nun 2 maçlık kırmızı kart cezasını gerekçesiz ve anlamsız 1'e indirmesin karşılığını vermek ister gibiydi. Gol atmak için çok gayret etti ama sonuç alamadı. Buna karşın İcardi'nin ikinci golünde Saiss'in yıldız golcüyü kaçırarak net pozisyon alma hatası yaptığının belirtelim. Hakem Halil Umut Meler'in öne çıkardığı maçta daha çok isteyen ve daha az hata yapan Galatasaray İcardi farkıyla kazandı.