Beşiktaş'ta transferin en kritik sürecinin yaşandığı bir dönemde Önder Özen'in ani istifası, doğal olarak herkesin dikkatini çekti. Özen istifa kararını açıklarken "Yalçın transferi üzerinden istifa etmedim, uzun süredir düşünüyordum.." diyerek sıkıntılı sürece kapı aralamıştı. Biz de o kapıdan içeri girerek yaşadıklarını, hissettiklerini, direkt ve çoğu dolaylı söylemlerinden de hareketle sorunlarını masaya yatırdık.
Kamuoyunun, özellikle Beşiktaş camiasının doğruları öğrenme fırsatını sağladık. Gerçekler, ilgili kişileri özellikle de sürecin mağduru Özen'i rahatsız etti. Bunalmıştı ve Twitter'dan, isim vermeden haberimi yalanladı, yalanlamak durumunda kaldı. Cuma günü uzun telefon konuşmamızda "Boynuma tabela astım. Başarısızım dedim. İstifa gibi onurlu bir müessesiyi çalıştırarak ekmeğimi bıraktım. Polemik istemiyorum. Huzuru çok görmeyin!" dedi. Kendisinin gitmesinin sorunların çözümü anlamına gelmeyeceğini ama Beşiktaş camiasının önünü iyi görebilmesi için yaşadıkları sıkıntıların tartışılmasının normal olacağını ifade ettim. Polemik peşinde koşsam; odasında kiminle böcek aradığını, kendi üzerine gönderilen kadının ismini, paniklerini ve de istifa dilekçesini verirken üç kişinin arasında konuşulanları da üstün körü değil bütün çıplaklığıyla yazardım. Amacım ne Özen'i savunmak ne de yönetimi yıpratmak!
Derdimiz; kimin canını yakıyorsa yaksın doğruları yazmak... Hem de Demba Ba gibi bir yıldızın getirildiği günlerde bunları yazabilmek tarihe not düşmektir.
İstifa etmenin erdemine saygımdan dolayı Twitter yalanlamasını kişiselleştirmiyorum, konuyu da şimdilik kapatıyorum.
Özen "başarılı-başarısız" tartışmasına girmiyorum. Ancak bilinsin ki süreçte BJK futbol direktörünün kulüp profesyonelleri tarafından maruz kaldığı psikolojik ve fiziksel baskıların da yönetim ve camia nezdinde karşılığının da takipçisi olacağım...