Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turundaki ilk maçına ayın 29'unda çıkacak olan Beşiktaş'ta, bir türlü bitmeyen transferler Almanya kampının bir numaralı gündem maddesiydi.
İlk hazırlık etabı, kamp yeri ve şartları çok iyi olmasına rağmen bu konudaki belirsizlikler ve sıkıntılarla tamamlandı. Camiada ise transferdeki umutsuzluğun göstergesi olarak
"Haftaya yetİşİr!" sendromu oluştu.
Slaven Bilic de girilen açmazdan çıkmak için elindeki
'Kartallar'a sarıldı. Özellikle stoper mevkiindeki belirsizliğin yanı sıra bütün transferlerin bonservis bedeli noktasında 3 milyon Euro'ya endekslenmesi ve
"Para yoksa, transfer yok" yaklaşımı, içine girilen kısır döngünün daha da büyümesine neden oldu. Sürekli bitti, bitiyor denilen
Lanzini, Mitroglou, Moledo, Gökhan Töre, Solamon Kalou isimlerinin anılması bile kampı ve ortamı iyice germeye yetti.
Motta'nın bonservisinin alınması, yönetimde ve
Önder Özen'de kısa sürelik bir rahatlama oluşturdu. Ama bu tartışmaların kampın havasını bozduğu da kesin...
PARAYA BAĞLAMAK KOLAYCILIK
Beşiktaş'ta güllük gülistanlık bir ortam yok. Gerçekleşmeyen transferleri sadece
PARAYA bağlamak kolaylık olur. Örneğin bir yılda ikna edilecek bir stoper bulunamadıysa, başka sorunlar var demektir.
Yalçın Ayhan'la 2 yıllığına anlaşıp, kamuoyundan çekinerek kampa getirmemek diğer eleştiri konusu. Camiada
"İkinci ön elemeyi bu kadro geçemez" gibi bir hava var. Beşiktaş,
"Çıkmayan candan umut kesilmez" modunda. Transfer yapılmasa da
(HAFTAYA BİTER ! deniliyor) mevcut kadro her türlü sürprizi yapabilecek kapasiteye sahip. Ancak Beşiktaş sürprizlere mi kalmalı, sürpriz sonuçlara mı sarılmalı, yoksa doğru planlama ve hayatın gerçekleriyle Şampiyonlar Ligi'ni kovalamalı?
Bu soruya verilecek cevap da kulübü yönetenlerin takdiri...
BU KAFAYLA OLMAZ
Beşiktaş'ta herkesin ortak olduğu fikir
Muhammed'in oynayabileceği bir takıma gidip,
Arda Turan gibi pişerek dönmesiydi. Ancak ne olduysa
Muhammed geri adım attı. Oysa gitmesi ve kendisini ispat etme cesaretini göstermesi gerekiyor.
Göstermezse, bu kafayla gelişmesi de mümkün gözükmüyor. Kampa getirilen gençler çok yetenekli. Ancak
Atınç Nukan dışında fiziksel yeterliliklerini tamamlamış değiller.
KAMPIN YILDIZLARI
Mustafa Pektemek: Güçlü ve hazırdı, iyi çalıştı, idman kaçırmadı. Sürekli kaleyi düşünmesi, ön direk ve arka direk hamleleriyle Beşiktaş'ın en iyisiydi.
İsmail Köybaşı: Tatil yapmadığı anlaşılan İsmail, sakatlık sonrası kimlik savaşı veriyor. İdmanların en çalışkan ve hırslı ismiydi. Motta'ya
"Ben de varım" dedi.
Ersan Gülüm: Nasır problemini aşmış gözüküyor. Neşesi, idmanlara katılması ve hırsı görülmeye değerdi. Bu tempoda giderse ilk 11'de kaldığı yerden devam eder.
Kerim Frei: İstekli ve uyumlu hali gözlerden kaçmadı. İngiltere'de çok daha ön plana çıkabilir. Bilic bu performansından sonra Kerim'i göz ardı edemez.
KAMPIN VASATLARI
Ömer Şişmanoğlu: Sakatlığı nedeniyle yeteneklerini yine gösteremedi. Kampın önemli bir bölümünde takımdan ayrı çalışmak zorunda kaldı.
Cenk Tosun: Karın bölgesindeki sakatlık nedeniyle takım çalışmalarına fazla katılamadı. Ancak çabuk adepte oldu.
PEKTEMEK UMUT DEMEK
Cenk'in geçirdiği operasyon sonrası toparlanma sürecinde olması, yabancı santrfor ve 10 numara transferinin hala gerçekleştirilememesinin moral bozduğu ortamda Mustafa Pektemek'in yükselişine şahit olduk. İlk ve tek özel maçta 3 gol atmasından öte; pozisyon alışı, topu ezmeden direk golü düşünmesi ve tek vuruşlardaki başarısı Slaven Bilic'i de şaşırttı. İyi bir çıkış yakalayan diğer isim İsmail Köybaşı'ydı. Atiba ve Olcay'ın formu, Kerim Frei'ın performansı, gönderilmesi düşünülen Sivok ve geçirdiği operasyon sonrası Veli'nin iyi dönüşleri ekstra moral oldu.
İKİLİ FORVET İÇİN SİSTEM ARAYIŞI
Bilic Almanya'da, ilk kez 4-2-3-1 dışında farklı sistemler denedi.
4-4-2, 3-5-2 hatta
4-1-3-2 sistemleri üzerinde durması,
"Ön elemede Mustafa Pektemek ile Cenk Tosun'u birlikte oynatırsam ne olur?" düşüncesinin ürünü. Ancak
Cenk'in sakatlığı ikilinin bir arada oynamasını engelledi. İptal edilen ikinci maç da taktiksel dizilişlerin ve alternatiflerin mecburen İngiltere kampına bırakılmasına neden oldu. Şu da bir gerçek ki;
Cenk, Ömer ve
Oğuzhan gibi isimlerin tam hazır olmaması kampın verimliliğini düşürdü.
BİR ÖDÜLDEN FAZLASI!
Önder Özen ve Bilic, "Özellikle teknik kadronun değiştirilmesi konusunda tartıştıklarını ama bunun iletişimi koparacak noktada olmadığını ve birlikte çalıştıklarını" doğru bir şekilde anlatarak daha da büyüyebilecek bir krizin önüne geçtiler. Özen'in hazırlayıp yönettiği, "Gökyüzünün En Değerli Kartalları" ödül töreni birçoğumuz tarafından magazinsel ve zorlama olarak değerlendirilse de "Bilic'le birlik görüntüsü verilmesi" ve yedek kaldığı için mutsuz olan bazı oyuncuların gönlünün alınması açısından farklı ve doğru bir hareketti. İlk kez A takım sorumluluğu görevini üstlenen Mete Vardar'ın Özen'le birlikte medya ile sağlıklı iletişim kurma gayretleri de dikkat çekiciydi.