"Görevden kaçamazsın. Türk Milli Takımı'nın sana ihtiyacı var. Bu, senin bu ülkeye borcun" sözleri ile 20 Ağustos 2013 günü Fatih Terim'e net bir davet gönderildi... Aynı günün akşamında Abdullah Avcı sorunsuz çekildi, sabahında Fatih Terim ile Yıldırım Demiören, Demirören'in evinde kahvaltıda el sıkıştı ve düşünülen çözüm planının ilk adımı atıldı. Bu görüşme öncesi iznine başvurulan G.Saray Başkanı Ünal Aysal'ın "Mayıs ayına kadar hocamızın Milli Takım'a danışmanlık, teknik direktörlük yapmasını kabul ettim. Bunun dışında başka bir tasarrufumuz olamaz" diyerek izin vermesi, 'Hesap içinde hesap olduğunu gösteriyordu.' İmza töreninde Terim, "Ülke, bayrak söz konusu olunca, görevden kaçmak olmuyor" derken başkanın onayıyla bu aşamaya geldiğinin altını çiziyordu. Ancak Andorra maçı öncesi Kayseri'de Terim'in isim vermeden Aysal'a mesaj vermesi soğuk savaşın bilinenden sert geçtiğini gösterdi
SAMİMİYETSİZ VE MAKSATLI!
Özetle Terim, kendisini yıpratma hamlesinin başladığını görmüş, "G.Saray sevgimi kimse sorgulamasın" diyerek aleni meydan okumuştu. Algı, milli görevine kolayca izin verilmesi Terim'i "G.Saray'dan uzaklaştırma" hamlesine dönüştü. Şöyle bir komplo teorisi belirdi: "Terim dört maç sonunda başarısız olacak ve o rüzgarla Fatih Hoca ile sezon sonu yollar ayrılacak!" Andorra galibiyeti sonrası Terim'e yapılan iki yıllık teklif ve medya üzerinden yönlendirmeler, Fatih Terim'i sıkıştırma hamleleriydi. Terim de, "Samimiyetsiz" gördüğü bu teklifin maksatlı olduğuna kanaat getirdi ve Romanya'da cevaben sert bir üslup kullandı. Ancak Romanya maçının zaferle sonuçlanması hem hesapları, hem de dengeleri bozdu. Bu hesapları yapanlar Fatih Terim'in krizlerden beslenen ve krizleri iyi yönetebilen bir isim olduğu gerçeğini unuttular. Romanya maçından önce takımda hissedilir bir korku vardı. Bunu iyi gördü. Zaman zaman medyaya da saldırarak gerginliği takımının üzerinden kaldırdı. Takımı istediği kıvama getirdi ve yine kazandı. Kimine göre satranç, kimine göre poker oyununda Fatih Terim hamleleri iyi gördü, reste rest çekti. Şans yüzüne de güldü. Sayın Başbakan'ın telefonla arayıp bizzat tebrik ettiği, "Türk futbolunun en güçlü figürü" haline geldi. Bunun anlamı şu; Fatih Terim'in eli güçlendi. İsterse A Milli Takım'la isterse G.Saray'la "1 yıllık değil" uzun vadeli sözleşme imzalayacak duruma geldi. Bu sancılı sürecin ilk kazananı Fatih Terim... Umarım ikinci kazananı Türkiye olur. Milli Takım, Ekim sonunda Brezilya biletini alırsa Fatih Terim'in adresi belli olur. Tarihi genelde "kazanan" yazar!