TT Arena'da bütün maç boyunca her iki takım adına da dört pozisyon zor sayarsınız. İlk yarıda Galatasaray adına Hamit'in bir şutu; Mahmut iyi çıkardı. Gaziantepspor adına da İbriciç'in kafası; o kadar...
Galatasaray sezon başında hep yüksek tempoyla oynuyor, her iki yarıda 20-25'er dakika büyük baskı kuruyordu. Bu aralar bu tempoyu, bu baskıyı uzun süreli yapamıyor. İki-üç dakika baskı yaptıktan sonra, 10 dakika rölanti; sonra üçdört dakika daha baskı...
İlk yarıda sağda Eboue-Hamit ikilisi, solda Riera- Amrabat ikilisiyle sıfı- ra indiler sürekli. Ama Burak-Umut ikili- si ön direk-arka direk paylaşımlarında sıfıra inen oyunculara yardım etmediler. Orta sahada Selçuk ile Melo da kanatlar sıfıra indiğinde destek olmadı.
İkinci yarıya Fatih Terim iki değişiklikle başladı. Hemen ilk dakikalarda Eboue ve Muslera sakatlanınca doktorların kararsızlığıyla birlikte tereddütler içerisinde kaldı. O sırada golü de yedi zaten.
Galatasaray, baskısına devam edip girdiği ilk pozisyonda da Burak'ın bu aralar alıştığımız kafasıyla beraberlik golünü buldu. Ardından Melo'nun gördüğü kırmızı kart Gaziantep'i yüreklendirir gibi oldu. Konuk ekipte stoper Binja'yı çok beğendim. Galatasaray'da ise iyi oynayan oyuncu göremedim açıkçası...
Kafalardaki Braga maçının sahaya etkisi muhakkak var. Ama genel olarak sarı-kırmızılıların yorgun olduklarını gördük. İşin ilginç tarafı bu futbolcular kupada oynamamalarına rağmen yorgunluk hissediliyordu.
Gaziantepspor takımının ceza alanı önünde kümelenerek pozisyon vermemesi artısıydı. Ama risk alan Galatasaray'a karşı hücumda etkili olamamaları eksiydi. Özellikle Melo'nun kırmızısı sonrası, son bölümde iyice yüklenen rakibe karşı hücumu hiç akıllarına getirmediler.