Cumartesi günü Manchester United-QPR maçını izledim. Rölanti oynayan bir Manchester United'a karşı QPR öne geçti. Biraz da sert oynadılar... Ama Manchester United bir vites yükseltti ve maçı 3-1'e getirdi. Dün de Fenerbahçe, Gençlerbirliği karşısına yoğun ve yüksek tempolu maç trafiğinden gelerek çıktı. Caner-Stoch değişikliği dışında da kadro aynıydı. Açıkça ben de merak ediyordum ne yapacağını...
Belli ki maç başladığında ekonomik oynamak isteyen bir Fenerbahçe vardı. Ama Gençlerbirliği'nin golünden sonra öne doğru oynayıp, daha doğrusu top rakipteyken ilk 20 dakika yapmadıkları presi uygulayıp, ilk yarıda 1-1'i yakaladı Fenerbahçe. İkinci yarı sürekli pres, doğru ve olumlu hücumlar, ardından da Aykut Kocaman'ın hamlesi geldi. Mehmet Topal'ın yerine Sezer'i oyuna alırken, Baroni'yi de Meireles'in yanına çekti Aykut hoca. Devamında Mehmet Topuz'u alıp, skoru yakaladıktan sonra artık oyuna tam olarak hakim olmuştu.
İyi takım yarattı
Gençlerbirliği bu ligin içerde dışarda pozitif oynayan takımlarından biri. Ama dün Fenerbahçe karşısında hangi takım olsa son 60 dakika dayanamazdı. Öyle ki, Fenerbahçe'nin Kuyt ile bulduğu 3. golde ön libero Cristian'ın sıfıra kadar inip çıkardığı topu, solbek Hasan Ali bıraktı, Kuyt da golü yaptı. Dün hem çok arzulu bir takım, hem de çok kaliteli bir oyun vardı. Fenerbahçe taraftarı 0-1'den sonra devreye öyle bir girdi ki; uyuyanı uyandırdı. Onlar da çok formdaydılar.
Fenerbahçe'nin ilk golünde Yunus Yıldırım çok güzel bir avantaj oynatarak hakemlik ile ilgili ders verdi. Ama deplaman takımları için her zaman uygun bir hakem.
Son sözüm Aykut Kocaman için: Gerçekten çok iyi bir takım yarattı.