Kim ne derse desin, Aykut Kocaman hayatının kumarını oynadı. F.Bahçe dün farklı kaybetse bugün herkes Aykut Kocaman'ı idam ediyordu. Ama ben Aykut Kocaman'ı kutluyorum. Alex'le başlamaması evrensel bir risk. Krasic'le başlamaması yine çok büyük bir risk. Sow'u sol kanatta oynatması daha da büyük bir risk ama mağlubiyette Kocaman'ın zerre kadar suçu yok.
İlk devre başladı ve gördük ki F.Bahçe fazla hücumu düşünmüyor, düşünemiyor ama fazla da pozisyon vermiyordu. Cristian Alex'in yerine monte edilmiş, orta saha direnci artırılmış ve iki ayaklı turun ilk maçındaki tedbirler düşünülmüştü. Aykut Kocaman'ın hesabı son 30 dakikaya kadar tuttu. İkinci yarı maç dengelendi. Hatta Fenerbahçe istediği pas alış verişini yaptığı dakikalarda maalesef Hasan Ali'nin kademe hatasından F.Bahçe için şanssız bir anda gol geldi. Ama Fenerbahçe bu şanssızlığını yine çok kritik dakikalarda bulduğu beraberlik golüyle giderdi.
Orta sahadan harika bir uzun top, Sow ve Kuyt'ın defansın arkasına yaptıkları koşu ve Sow'un 'işte bu şovdur' dedirten, egoizmden uzak harika kafa pasıyla F.Bahçe'nin golü geldi.
1-1 harika sonuç olurdu; aslında bence maçın hakkı buydu ama bir korner atışında kademe hatası Rusların golünü getirdi. 2-1'lik sonuç için ne iyidir diyebiliyorum ne de kötüdür. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Spartak Moskova F.Bahçe'den daha iyi bir takım değil. Her şey İstanbul'da belli olacak.
Sabırlı oynamak, konsantrasyonu hiçbir zaman kaybetmemek İstanbul'da F.Bahçe'ye turu getirir. Tabii ki İstanbul'da dün geceki hatalar yapılmadığı sürece.
Atkinson harika yönetti
Sahanın yıldızı maçın İngiliz hakemi Atkinson'du. Harika maç yönetti. F.Bahçe'yi asla ezdirmedi. Biraz acemi olsa ya da taraftarın etkisinde kalsa Egemen'in Emenike'ye yaptığı harekette penaltıyı çalabilirdi.