Yeni sezonda ilk haftayı geride bıraktık. Tablo özetle şu: Galatasaray rakiplerinin birkaç adım önünde... Zaten geçen sezonun şampiyonu idi. Hem de yeni kurulmuş bir kadroyla... Bu sezon o kadroya nokta takviyeler yapıldı. Bu transferlerin ne kadar önemli olduğu da her maçta biraz daha gözler önüne seriliyor.
Sahaya değil; kulübeye de değil, tribüne bakın. Baros, Burak, Necati; üçü de tribünde... Sahada Umut- Elmander... Oyuncu değişikliklerinde girenler de Sercan ve Amrabat.
Umut, yılın transferi... Belki de yılın golcüsü olacak. Fenerbahçe'den sonra Kasımpaşa'ya da iki gol attı. İkişer ikişer gidiyor. Sadece gol atmıyor. Galatasaray'ın oyunu rakip alana yıkmasında da etkili oluyor.
Galatasaray'ı ligdeki diğer takımlardan ayıran birkaç önemli özelliği var. Tempoları yüksek. Önde basıyorlar, "Bu takım nasıl bu kadar çok koşuyor?" dedirtiyorlar. Ama unutmayın ki; önde basıp orada topu kazanınca savunmada kazanıp ileriye taşımakta harcayacakları enerjiden tasarruf ediyorlar. Önde kazandıkları her top coşkularını daha da artırıyor. Bu özelliklerinin dışında ayağa pas özellikleri de şampiyonluk yarışındaki diğer rakiplerinin ötesinde. Ancak enerjilerini akıllı tüketmiyorlar. Sahada zaman zaman aktif dinlenme yapmıyorlar. Zaten golü de bu yüzden yediler. Yorulmaya başladıkları anlarda bir duran toptan kalelerinde golü görüverdiler.
Futbolda yakaladın mı atacaksın. 1-0, hatta 2-0 bile tehlikeli skordur. Yiyeceğin bir gol her şeyi değiştirir. Futbolun bu sürpriz tarafı, Galatasaray'ın başına geldi. Üstüne son 15 dakikada yoğun baskı, Kasımpaşa'nın da "Aman 1 puanı kurtarayım" diye geriye yaslanmasıyla birleşti ve Galatasaray rakiplerinin puan kaybettiği ilk haftayı kadro kalite farkıyla firesiz kapattı.