Kadro kalitelerindeki farkları aza indiren üç Süper Lig takımı var; Samsun, Göztepe ve Eyüp… Çünkü planları var ve takım olarak buna sadık kalıyorlar. Büyüklerden aldıkları puanları da bu özelliklerine borçlular. Fenerbahçe'nin kibirli ve pahalı ayakları, bu organizasyon karşısında suskun kaldı. Mourinho'nun ilk yarıdaki tek planı Tadic- Kostic ikilisiyle soldan ceza alanına girmekti. Pasla beceremediler, sürekli yüksek oynadılar, En-Nesryi'nin özelliğini kullanmak istediler. Tek ayakla koşmak gibiydi. Eyüp'ün baskısında çok top kaybı yaptılar, rak-i be de hızlı atak fırsatı verdiler. Devre biterken golü bulmalarına, direkten dönen ve kaleci Berke'de kalan gollük pozisyonlarına rağmen hem kazanma hem de kaybetme sınırında oynadılar. Bir puan mı kazandılar, iki puan mı kaybettiler; tartışılır. Gerçek şu ki; şampiyon olmak isteyen takımın mesajını vermiyor bu oyun. Sizin taktik planınıza rakip karşılık verdiğine ve başarı sağladığına göre, karamboller ve yüksek toplar dışında da ortaya plan koyulmalıydı.
Madem pastan vazgeçip uzun oynamak istiyorsunuz, En-Nesryi'nin yanına neden Dzeko'yu koymuyorsunuz? Szymanski, Djiku, Tadic seyirci gibi kaldılar sahada. İrfan Can ilk golün faturasını muhtemelen Osayi'ye kesti, kalan dakikalarda kafa olarak da maçtan uzaklaştı. Beşiktaş yenilgisinde kaçan goller bahanesi vardı, dün de aynı görüntü yaşandı. Fark, rakip de kaçırdı bu kez. Ne takım ne taktik ne istek ne de analiz olarak hazırlanmışlar bu maça. Special One'dan, 'özel ikram' olarak maç bitti. Hiç iyi olmadı.