Muhtemelen bu sezona damga vuracak maçı izledik. Bu kez sahadaki ve VAR'daki hakemlerin kararlarıyla çok "gürültü" çıkacak. Ama nihayetinde "şampiyonluk" maçı izledik. Vazgeçmeyen, isteyen, risk alan F.Bahçe karşısında, bu 90 dakikayı "sezonu kurtarma" maçı olarak belirleyen; oynayan Trabzonspor. Son saniyeye kadar heyecanı içinde taşıyan, kaçan golleriyle iki tak-ı mın da hak ettiği müthiş bir mücadele de vardı karşımızda . İki teknik adam "beraberlik" kelimesini sarf etmeden, lige damga vurmanın peşinde çıkardılar takımlarını. İlk 20'de Trabzonspor "gerçekten" fırtınaydı. 5. dakika bittiğinde 3 gol kaçırmışlardı. Baskının eğip-büktüğü F.Bahçe karşısında, tribünlerine bir an bile oturma izni vermedi. Bir golleri "şaşırtıcı" faul kararıyla "güme" gitti. Sonrasında oyun F.Bahçe'nin eline geçti. Kritik noktada öne geçtiler.
Sonrasında maç, VAR ile F.Bahçe'nin arasında, 26 yaşında böyle bir maçın sorumluluğu verilen Oğuzhan Çakır'ın hükümlerine saklanarak oynanmaya başladı. Olmayan penaltıdan beraberlik geldi, iki dakika sonra yine penaltı ve suyun akışı değişti. Tabela beraberken Mourinho, çift santrfora geçti. "Verimsizleri" kenara alıp, ön tarafa "nefes" verd.i Tadic'in "resitali", Dzeko'nun aklı, En-Nesyri'nin enerjisiyle önce beraberlik geldi, galibiyet golü "geliyorum" dedi. Arda Kardeşler'in ardından, Banza'nın topu elle uzaklaştırmasını "görmeyip", dokunmadan penaltı "icat eden" Atilla Karaoğlan da "yapının" tozlu raflarına gider gibi. Hakem kararlarına rağmen ellerinden geleni yapan iki takım oyuncularına da helal olsun. Ne maç oldu ama…