Güzel başlayalım konuya; "Şampiyonlar Ligi elemesinde kolay rakip yoktur, doğru skor vardır" diyelim. Bunu söylemek durumundayız çünkü seyredenlerin hemen hepsi oyundan şikâyetçi… Buna oyuncu performanslarını da eklemek mümkün elbette. Krunic'ten başlar, Kent'ten devam eder, toz kondurulamayan Fred ile de devam edersiniz. Galibiyet kadar güzel bir halı yoktur. Her şeyi altına koyarsınız. Tadic'in aklı–zekası, Dzeko'nun tecrübesi–kalitesi… Bir anda bütün "Bu nasıl ya" diye başlayan cümleleri alırsınız, çöpe atarsınız.
Fenerbahçe'yi ritimde ve skorda tutan "buji görevi" Szymanski'deydi dün akşam. Polonyalı maça ritim ve tempo verdi. Osayi–Tadic işbirliği ile sağ kanattan ilk iki gol geldi. Lugano ilk isabetli şutlarından goller buldu iki yarıda da… Sonrasında Fenerbahçe'nin oyununa uydu, bir şeyler umdu. Devre kesenlerden konuşsak mı?
Kent, Krunic bilindik sıkıntılar aslında. Kadro kalitesine bakarsnız, muhtaç olunan oyuncular da değiller… Ama Fred'in maçın gölgesinde saklanması enteresan. Maça ağırlığını koymasını bekliyorsunuz. Olmadı bu maçta. Ferdi muhtemelen üç sezon sonra önde oynadı. Attığı golü de yakıştırdı kendisine. Ama bir parantez daha var. Henüz ne Mourinho kendi oyununu bulmuş ne de takım doğru on birini. Yani; kalitesi ve tecrübesiyle Kadıköy'e gelecekler. Lille rezervasyonlarını yaparak elbette…