Kendi içinde iniş-çıkışlar yaşayan, oyuncularımıza bazen isyan ettiğimiz, bazen "aferin" dediğimiz garip bir maçtı. İlk 45'te neredeyse yoktuk sahada. Ofansif aksiyonların karşısında ya "sıfır" yazıyordu ya da bir veya iki… Böylesine "hiçlik" içinde, bir de altından kalkmamız gereken yediğimiz gol vardı. Dertler bitmiyor ki; Uğurcan da sakatlandı. Montella'nın kafasına o zaman düştü bir şeylerin değişmesi gerektiği. Abdülkadir çıktı, Yusuf Yazıcı girince oyun da değişti. Cenk sol bek oynadı. Anlamaya çalışalım, neden oynadı? Aklımdaki tek gerekçe; takım boyunu uzatmak. Sağ bekleri uzun atıyor taçları, daha yüksek olmak istemiş olabilir Montella. Ama top bizdeyken Cenk'e gelince; aslında rakibe geliyordu…
Galler oyuncuları, özellikle de sekiz numaralı Wilson… Bu kadar hakeme oynayanı az gördüm. Kazanmak istemeleri normal ama bu kadar aldatmak istemek normal değil. Buldular kendilerine göre hakemi; bu da ilginç.
Kerem ve Barış Alper, İcardi'nin şemsiyesinden çıktıkları bu maçta yerlerini yadırgadılar. Sorumluluk onlara geldiğinde, bilemediler ne yapacaklarını. Kendilerini sorgulamazlarsa, yardımcı oyuncu olarak devam ederler… Beşli oynayan rakibe klasik tabir ettiğimiz santrforla oynamadı Montella. Letonya maçında yaptı aynısını, dakikalarca sıkıntı çektik. Kenan Yıldız ile değişen ofansif etkinliğimizi analiz etmeli. Sonuçta vazgeçmedi çocuklarımız, sonucu da kabul etmedi.