Kadıköy kendi atmosferini bulmaya çalışıyordu. Bir yandan da çöl sıcakları çöktü stadın üstüne… Ve "cehennem" kendi yuvasını buldu; atmosferiyle, bunaltmasıyla, golleriyle ve coşkusuyla…
İsmail Kartal'ı bağrına bastı yeniden seyirci. Beş yeni transfer, yepyeni bir hücum hattı. 15. dakikaya geldiğimizde 2-0 olmuştu bile skor. Tadic gözlerdeki pası siliyor, Dzeko oyunu yönetiyordu. Kent tempoyu yükseltip, orta sahanın yükünü de almaya çalıştı. Crespo, Syzmanski ve Mert Hakan üçlüsü duvarı ördüler. Gözler yeni kahramanlarda ama maçın mimarı aslında Ferdi Kadıoğlu'ydu. İlk üç golde top hep onun ayağına değdi. Attığı gol ise; "anlatılmaz, yaşanır"… Seyretmenizi tavsiye ederim.
Evet rakip zayıf. Ama her maçı zor yapan huyu vardır Fenerbahçe taraftarının. Kadıköy'ün rüzgârlarında sabırsızlık yönü var. Tadic'i gördükten sonra rahatladılar önce… Baktılar oyuncular nefes aldırmıyor karşı tarafa, keyifleri yerine geldi. İlk golle birlikte her şeyin değişeceğinin farkındaydılar ve oyuncular da buna cevap verdiler. Dzeko'nun dördüncü goldeki asisti, bir pas nasıl böyle ölçülü ve kaliteli atılır rejisine girer. Bir gol, bir asisti daha var öncesinde. Geçen sezonun çizgi defansı olmadı hiç. Rakibi ofsayta düşürmek için de uğraşmadılar. Osayi, Djiku ve Ferdi'nin suratları, rakibin "sızma" seçeneklerini çıkmaza soktu. "Kemik gibi" derler ya, böyle bir kaliteye yaklaşıyorlar. Yine Tadic'e dönelim. Çok konuşacağız onu. Çok tedbir alacaklar ona. Ferdi ile ritim yakaladıklarını da gördük. Kent ile Osayi'de bu daha yok. Kadroya daha girecek oyuncular da olacak. Zamana ihtiyaçları var ama Koç-Kartal ikilisi "tabanca" gibi bir takım yapmışlar.