Sezonun ilk maçlarının kendine özgü zorluğunu, Galatasaray'ın geçen sezondan devam eden kadro istikrarı ile aşacağını düşündük. Topa da oyuna da hakim oldular klasik yapılarıyla ama benzer sorunları da yaşadılar. Bir türlü tabelaya yansıtamıyorlardı eforlarını. İcardi'nin yokluğuna, Mertens'in yedekliği eklenince, takımın 'aklı ve fikri' de kalmadı. Zaniolo sadece topla buluştuğunda oyunda göründü, Barış Alper dar alanda tutuklu kaldı, Kerem kendi oyununu merkeze gelip, yüzü dönük şekilde pas merkezi olmakla buldu.
Yine de kaos içinde fırsatlar buldular. Rakip de Muslera'nın burnunun dibine geldi bir kez ilk yarıda. Futbolu çıkmaza sürükleyip, sadece fırsat anlarına odaklanan sistem, Galatasaraylı oyuncuların enerjisini de geriye çekti.
İkinci yarı başında gelen Zalgiris golü ile birlikte 'futbolun cilvesi' konulu sohbetler başladı muhtemelen. Maçı böyle bitirmek isterken, Galatasaray'ı ceza sahasına davet eden Litvanya takımı kalabalıktan çare umdu
Bir hata yetecekti G.Saray'a… Okan hocanın Mertens hamlesi, topu daha akıllı yaptı. Ardından muhtemelen krizin önünü kesecek iki golü buldular.
İcardi dokuz numarayı giyip sahada olmadıkça, bu tip maçların çok yaşanacağını söylemek yanlış olmaz. Çünkü 1-9-1 rakiplerin ortak taktiği. Bu kadar önemli bir oyuncu Arjantinli.
Üç maçımız daha var iki günde. Bu maç hepsine ders olsun. Zayıf takım diye bir şey yok. Direnen, mücadele eden her takım, problem çıkarma adayıdır.