Kalenin önüne otobüsü çeken Sumudica'nın klasik, inatçı defans anlayışında kanatları zorlamaktan başka şansı kalmadan oynadı Fenerbahçe... Bu aşamada alınan önlemleri aşacak kaliteyi de üretemediler. Caner-Thiam, Sangare- Valencia ikilisi acemiler gibiydi. Üst üste top kayıpları, yan yana geldiklerinde de anlamsız bakışlar ile rakip için değil, kendileri için sorun yarattılar. İkinci hamle merkez hücumlarıydı. Bu kez de Pelkas ve Samatta'nın yabancılaşması, üçgene geldiğinde de Thiam'ın pas kalitesinin dibe vurmasını izledik. Kontrol Fenerbahçe'de ama istediğini yapan, alan Rize takımıydı. Ta ki, Valencia'nın kaleye 25 metre uzaklıktaki serbest vuruşta topun başına gelene kadar. O dakikaya kadar iyi mi kötü mü anlaşılamayan Valencia'nın müthiş vuruşu, direğe ve kaleci Gökhan'a çarparak filelere gitti.
İkinci 45'te aynı buhran dakikalarını bu kez Sumudica'nın takımı bekliyordu. Top onlarda, kontrol Fenerbahçe'de... Karambole oynamaya başladılar, basit hatalardan da yararlanıp, pozisyona yaklaştılar. Aradaki fark, Rizespor'un ön tarafta yaptığı baskıyı, Fenerbahçe yapmadı, yapamadı. Öndeki dörtlü ile tek şansları, orta saha yuvarlağının yakınlarında "dikkat" kesilmek. Fenerbahçe adına sahanın iki "müthişi" Gustavo ile Szalai'ydi. Bir tane de yıldızını parlatacak olan girdi oyuna, Osayi Samuel... Nijeryalı genç, sağlam duruşu, temas aldığındaki ısrarı, baskı yediğinde aldığı sorumluluk ile takımın oyununu yukarı taşıyabileceğini gösterdi. Kazanma serisini getiren, ağır sahayı-sert rakibi kalitesiyle aşmayı başaran, kalesinin önünde kalabalık kalarak direnç yaratan oyunuyla yoluna devam ediyor Erol Bulut. Gözü pek bir takım oluşturdu ve tüm oyuncularından yüzde yüzü alıyor. Tek ihtiyacı olan pas kalitesi ile pas aklı. O da geliyor, az kaldı...