Ezberleri bozan bir maç oynadı Fenerbahçe... Son maçının 11'inden 6 oyuncu değişikti. İkisi zorunlu olan bu kararın arkasında, Konyaspor karşılaşmasından gelen memnuniyetsizlikler de vardı.
5 golle biten maçta yan ortalardan gol atmadı Fenerbahçe... Korner organizasyonlarından da gol yoktu. Son gol öncesinde duran top vardı, o da pas olarak geldi Ozan'a
Yani neymiş; Erol hocanın sistemi "Orta yap, duran topla saldır" değilmiş. Ceza alanı bölgesinde paslarla tehlike yaratma isteği, ikiye birler ile rakibin dengesini bozup skora ulaşan takım da yapabiliyormuş. Tempolu oyunun gerektirdiği 'baskı yapıp top kapma' özelliği bu 11 ile olamadı. Gustavo ve Sosa iyice geri kalmak durumunda kaldılar. Çünkü ön taraftaki üçlü takım savunmasında yeterli olamadılar. Ya bölgelerinden adam kaçırdılar ya da bölgelerini kapamadılar.
Bunun faturası iki beke de çıktı. Önünde Pelkas ile Lemos, Perotti ile de Novak risk alamadılar. Beklerin hücuma girmediği bir Fenerbahçe taktiğini uzun yıllardır ilk kez seyrettim. Buna rağmen maçı iki usta çözdü; Perotti penaltıyı aldı, Sosa; ceza alanına girdiği ilk anda farkı ikiye çıkardı. Sonrasında topu rakibe vermeyi tercih ettiler. Yine alışıldık bir durum değil. Rakibi risk almak zorunda bırakarak, dörtle-beşi buldular, bir de Samatta'nın direkten dönen aşırtması vardı. İlk kesik maç ile bu karşılaşma arasındaki farkları, iyi-kötü dengesinde elbette değerlendirecektir Erol Bulut. İlk kez bir arada oynayan dünkü on bire Beşiktaş maçında da şans vermesi çok mümkün değil. Ozan ve Caner'in oyuna kattıkları çok fazla. Gökhan Gönül'ün de bu maçta dönme ihtimali yüksek. Üç oyuncu ile çok şeyler değişir. Ama ön tarafın; Pelkas ile Mert Hakan'ın pas kararlarındaki doğru oranını yükseltmeleri gerekir.
Cisse için üzücü bir maç oldu. Ortaların vızır vızır gezdiği takım yoktu bu kez. Pozisyona giren değil, pozisyon yapan durumundaydı.