Geçen haftadaki gövde gösterisinden sonra "Nasıl kötü oynarız?" unvanının peşine düşmüş bir Fenerbahçe vardı sahada... Ne Caner'in etkili ortalarını görüyorduk sahada, ne de Samatta-Valencia'dan akıllı hamleler. Birden bire kendisine oynayan bir gruba dönüştüler. İlk 20 dakika Konyaspor'un tempoyu düşürüp, gedikleri kapatan taktiğini geçecek organizasyonlar da yapamadılar. Sağ kanada duvar örmüşlerdi, solda Thiam'ın uyumsuzluğu vardı. Acemi gibi, sanki hazırlık maçı ruhundaydılar.
İki taşın yeri oynadı. Sosa'nın yokluğunda Ozan forvet arkasından ön liberoya, Gustavo'nun yayına geldi. Sürekli "durupdüşünen" bir takım haline dönüştüler böylece. 11 açıklandığında Pelkas'ı forvet arkasında hayal edenlerin keyfi yerindeydi ama ortaya bir sakatın (Sosa) varken, iki eksik çıktı. İşler iyi gitmediğinde hakem kararları ön plana çıkar. Karagümrük ve Göztepe maçlarında "Hakemcikleri" de yendi Erol Bulut'un takımı. Bu kez Ali Şansalan ve VAR'daki Koray Gençerleri geçecek güçleri yoktu. Vücuttan yuvarlanan topu "ele çarpma" olarak değerlendirdiler. Yazık... Kazansa üç puan farkla liderlik koltuğuna oturacak Fenerbahçe için, bu kararın anlamı çok açık.
Geçen beş günde neler olduysa, kimler hangi "Havalara" girip, kendini "Bir şey" sandıysa, Fenerbahçe sezon başından beri sahip oldu "Kazanacağım" vücut dilinden çok çok uzaktı. Yine de pozisyonlar elde etti, yine öne geçmenin eşiğine geldi. Ama planı ve aklı olan takım İsmail Kartal'ın Konyaspor'uydu
Caner'in boşalttığı alanı da çok iyi kullandılar, arka direk opsiyonunda. Jevtovic'in nefis golü, yine Caner'in ofsaytı bozmasıyla gelen ikinci gol, maçın "Hak edilmişleri"ydi. Bu dersler alınacak, bu sürprizler yaşanacak. İyi sonuçların oluşturduğu istatistiğin gelecek maçların habercisi olmadığını da anlayacaklar. Gerçek şu ki, hakemi de, rakibi de yenmeleri gerekiyor. Bu maç çıtanın nereye konması için iyi bir ders.