MAÇ; kupanın ilk etabı olmasının ötesinde Ersun Yanal için; "Kim, ne yapar?" sorusunun da cevabını taşıyordu. Öndeki dörtlüsü Fransızca konuşuyor ama oyunu tabelaya yazmakta da "Fransız" kalıyordu. Belki de uzun zamandır beklenen "ilkler" için, bu 45 ilaç olabilirdi. Yavan geçen 30 dakikadan sonra gole çok yaklaştıkları anlar oldu. Slimani'yi çok istekli, sürekli topu arayan olarak izliyorduk ama Fenerbahçe'nin sıfıra inmek gibi niyeti olmadı. Dikine pas üretemedikleri gibi, adam eksilterek dengeyi de bozamadılar. İkinci yarının hemen başında Eljif Elmas'ın kırmızıyı görmesi ile birlikte, maçın hikayesi de değişti. Ümraniyespor dirençli bir oyun planına sahip olduğu gibi, ayağa pas yaparak da etkili olmayı başaran bir takım. Özellikle de beklerin arkasına top atarak alanı büyütmeye de çalıştılar. Bir eksik rakibi bulduklarında da bunu değerlendirecek dar alan oyununa geçtiler.
Böyle bir rakibe karşı farklılıklarını gösteren oyuncuların problemi çabuk çözmesi gerekir. Valbuena, Benzia veya Slimani; iki noktada seviyenin çok altındaydılar. Ya rakibi çok küçümsüyorlardı ya da sezon başı antrenmanlarından dolayı yorgunlardı. Kupa maçlarının sürprize açık olmasının önceliği de bu zaten. Bir gün önce Malatyaspor ve Başakşehir'in yaşadıkları zorluklar da ortada.
Peki bu maç lige nasıl yansıyacak? İlk 11'den 5-6 oyuncunun Bursa'da değişeceğini sanıyorum. Bu kadro da Ersun Yanal'ın ligi kovalayacağı ana fikir olur.