Beşiktaş takım olarak, taraftar olarak ve hatta televizyon karşısında maçı seyreden tüm Türkiye olarak bir zaferin hikayesini yazdı. Bir devrim gerçekleştirdi. Aklın, zekanın ve planın neler yapabileceğini hepimize gösterdi. Sadece Bilic ve talebeleri değil, bu takımın oluşumunda, kurgusunda katkısı olan herkes, Önder Özen de dahil, bu zaferin ortağıdır. Başarıyı sadece "paraya" endeksleyen küçücük aklı rafa kaldırıp, doğru yapıldığında her şeyin olabileceğini göstererek, yalancıların mumunu söndürdüler. Helal olsun...
Ey, Türkiye'de takım tutan taraftarlar, size başarısızlığı açıklamaya çalışırken çeşitli bahaneler gösterenlere, Beşiktaş'ı sorun. Onların da parası yoktu, transfer yapamadılar, bütçeleri kısıtlıydı diye başlayın konuşmaya; ama başardılar diye de bitirin. Bu maçın teknik analizi elbette yapılacaktır. Ama değeri bunun ötesindedir. Liverpool iki kere gelebildi Beşiktaş kalesine. Bunu İngiliz gazeteciler tartışsın.
Atatürk Olimpiyat Stadı'na inanmış 60 bin kişiyi doldurabiliyorsa bir takım, bunun hikayesi yazılmalıdır.
Uzatma dakikalarında direkte patlayan Demba Ba şutudur aslında Liverpool'u bitiren. O anda turun direğe yapıştığını görüp, "Biz bu sahadan çıkamayız" dediler kendilerine. Penaltı atışları başka bir roman. Beşte beş yapmak zaten tura inanmak demek. Son atış avuta gittiğinde, Atatürk Olimpiyat Stadı'nın halini satırlara dökmek, fena halde edebiyatçı olmayı gerektiriyor. Biz spor yazarları "mutluluğu anlatabilir misin?" sorusuna, bugün; "Beşiktaş" yanıtını verebiliriz.
Doğrunun tarifini yapıyor Beşiktaş bize. Transferde, takım yönetiminde, dayanışmada, takım birlikteliğinde ve hedefe yürümede. İyi oynuyorlar veya kötü performans gösteriyorlar ama hiçbir zaman koşmaktan kaçınmıyorlar. Bu enerjilerini akıl ile birleştirdiler dün. Liverpool'un korkulanlarını sahada yok ettikleri gibi, kendilerini bir kabus haline getirdiler. Neymiş; zafer gücünü akıldan alırmış, paradan değil...

En yüksek not 8
Gökhan Töre

En düşük not 4
Ibe