Daha 4. dakikada Meireles rakibine tekmeyi bastı, kırmızıyı gördü. En tecrübeli oyuncunuz. En çok yatırım yaptığınız transferiniz. En tecrübeli isminiz. Rakibi tahrik bile etmemişken attırıyor kendisini. Üç gün geriye gittiğimizde Mersin'de de tabanı basmıştı meslektaşına. Hem de rakip sahada, hem de 89. dakikada. Sarı ile kurtardı, Trabzon maçında cezalı oldu. Şimdi, avantaj üstüne kurulu deplasman sınavında takımını sabote eder gibi davrandı. Gerçekten de sabırlı Fenerbahçeli futbolcular ve Aykut Kocaman. O soyunma odasında ben olsaydım, Meireles'e söyleyecek iki lafımdan sonra, sanırım Melo- Riera seansına gelirdik.
Hava ve saha şartları zaten "futbol oynamayın" diyordu. Emre'nin "aklını" her saniye arıyorlardı. 10 kişi devam ederken, bir de görünmez (Baroni) takım arkadaşları ile birlikte direnişi başlattılar. "Üstüne düşen görev" kısmında Sow-Webo-Kuyt üçlüsü dişini tırnağına takarak oynadılar. Böyle bir oyuna bir yürek daha koşulması gerekiyordu. Baroni esirgedi bunu. Sorumluluk almadan, sadece olunması gereken yerlerde bulunarak geçirdi dakikaları.
10 kişi oynamaya aslında çok alışık Fenerbahçe. Haftalardır Kuyt eksik bırakıyordu takımı. Daha öncesinde de Alex, Baroni, Stoch veya Topal olarak sayabileceğimiz silsileler de var. Portekizli ayıbıyla ayrıldığında sahadan, rakibinin bir kişi fazla oynadığını da fazla hissettirmediler. İkinci 45'i tamamen sonuca oynadılar.
Buna rağmen Caner-Webo değişikliği 72'de geldi. Madem hücum planı raftaydı, Aykut Hoca çok bekledi orta sahasını örgütlemek için. Üstelik bir etkisiz eleman (Baroni) ile de oynamasına rağmen.
Maçın adamı Dirk Kuyt
Böylesine tek yönlü bir maçta Fenerbahçe takımında görevini herkes hakkıyla yaptı. Şartlar içinde öne çıkan Dirk Kuyt idi. Hollandalı enerjisini sakınmadan, topa koşmaktan çekinmeden oynadı. Arkadaşlarının hep yakınında ve yardım alanındaydı. Formayı hakkıyla terletmek nasıl olur, Kuyt'a baksınlar.