Çarşamba ve pazar yüksek tempo maç oynamak kolay değil. Özellikle Avrupa'da sıkıntılı sonuçlar aldığınızda bunun lige de negatif yansımaları oluyor. Beşiktaş, Avrupa Ligi'ndeki yenilgilere rağmen oyun olarak düşmedi. Dönüşlerinizi deplasmanda oynadığınızda zorluk derecesi bir kat daha artıyor. Buna rağmen Beşiktaş, Antep'te iyi bir oyun başlangıcı yaptı. İlk yarıda ihtiyacı olan golü de İmmobile'nin ayağından buldu. Bu bölümdeki oyun temposu Beşiktaş'ın daha fazla gol yapabilecek şekilde lehindeydi. 1-2 gol daha atabilirdi. İkinci yarı doğal olarak biraz savunma psikolojisi ile daha kontrollü bir futbol oynansa da genel itibarıyla Beşiktaş, Gaziantep'e de oyunu çok teslim etmedi. Özellikle ön tarafta Muçi, Rafa Silva ve Joao Mario ile yapılan tercihler var. Burada Joao Mario'yu ısrarla orta alan içerisinde konumlandırdığını gördük. Rafa Silva tam kanat değil de biraz içeri kat ederek oynadığında oyundaki en çok pozisyon yaratan bölümler oldu. Bir kez daha altını çizelim; bu kadar etkili bir oyuncunun çizgiden daha çok kaleye en yakın olabileceği pozisyonda konumlandırılması, Beşiktaş için daha faydalı olacak, bu kesin. Muçi'nin oyunda tutulma ısrarı veya Muçi'ye şans verilmesi yanlış bir düşünce değil. Bu maçta, geçen maçlara göre biraz daha kıpırdadı. Ama daha iyisini de yapabilir. Van Bronckhorst'un Joao Mario'yu orta sahada oynatmasını oyun kontrolü açısından olabilir gibi kabul etsek de Rafa Silva, Fernandes ikilisinden biraz geride kalıyor. Ama deplasman maçında orta sahayı daha fazla kontrol etme düşüncesi, bu tercihte önemli bir etki yaratmış olabilir. Bu tercihlerin hepsi sonuçta kazanma adına ortaya konulan kararlar. Üç puanla dönüyorsanız sorun yaratmıyor ama son uzatma dakikalarında gol yiyip iki puanı bırakıyorsanız, doğal olarak bunların hepsi sorgulanır hale geliyor. Kazanabilecek bir maçı beraberlikle bitirmek sonucunda acı veriyor…