Beşiktaş'ın bu sezon en büyük sorunu takıma katılan yeni transferlerin etkisizliğiydi. Hem kendileri takıma bir şey vermediler hem de diğer oyuncuları bozdular. Çünkü önemli mevkiler; santrfor, 10 numara ve 8 numara pozisyonları takımın can damarıdır. Bu alanda oynayan oyuncular iş yaptıklarında yalnızca Beşiktaş değil bütün takımlar işler hale geliyor. Beşiktaş, Alex'ten sezon başından bu yana bir şey alamadı. Pjanic için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Yani var olan yeteneğinin sahaya yansıması yüzde 40... Aynı şekilde bu maça kadar Batshuayi de aynı pozisyondaydı. Ama şu bir gerçek; bu saydığımız isimlerin hepsi çok kariyerli oyuncular. Bundan dolayı da Beşiktaş bu oyuncuları kadrosuna kattı. Hepsinin çok yıldızlı kariyer hikâyeleri var. Gönül bu hikâyenin daha iyilerini Beşiktaş'ta yazmalarını isterdi ama bunun çok gerisinde kaldılar. Dün akşam kendini zorlayan, kendi var olan performansını sahaya yansıtan Batshuayi, bambaşka bir başarı hikâyesine imza attı. Demek ki isteyince oluyormuş. Taraftarın da hem desteği hem de ittirmesi ve zorlamasıyla Beşiktaş takım olarak hem temposunu yükseltti hem de oyun coşkusunu artırdı. Bu artış bazen telaş ve hataları da ortaya çıkarsa da en önemlisi Beşiktaş'ın kendi potansiyelini dışa vurdu. Sonucu gördük. Batshuayi 2 gol, iyi oynayan Pjanic, oyunu zorlayan Ghezzal ve Rossier, daha çok isteyen Atiba, var gücüyle mücadele eden Serdar ile Vida ve yüreğini ortaya koyan Rıdvan. Bir de Larin ve Güven'i eklersek Beşiktaş'ın istediği sonucu buluyoruz.