Adına yakışır bir derbi oldu. İki takımın da bu maçı kazanma adına gösterdikleri gayret karşılaşmayı derbi kalitesine yakışır bir hale getirdi. İki takımın kadro derinliklerine baktığımızda maç öncesinde Galatasaray'ın daha avantajlı olduğu açıktı. 'Oyuna sonradan etki edebilecek kulübe gücü ile maçı değiştirim' mesajını Beşiktaş'a oranla daha güçlü veriyordu. Maçın içerisinde de bu durumun skora yansıdığını gördük. Beşiktaş, kadro olarak çok fazla alternatifi bulunmadığı için daha fazla yoruldu. Kulübeden de istediği katkıyı alamadı. Kulübenin etkisizliği doğal olarak skora da yansıdı. Galatasaray'ın oyuna ilave ettiği Mostafa Mohamed, Arda, Kerem gibi isimler belli bir noktaya kadar gelmiş oyunu sarıkırmızılı takım adına daha da ileriye taşıdılar. Beşiktaş, maç öncesinde oyun gücü olarak Galatasaray'a oranla daha önde görünse de sarı-kırmızılı takım ev sahibi olma avantajını iyi kullandı. Bu fırsatı, bundan sonrası için daha iyi bir noktaya getirdi.
Beşiktaş'ta mücadele eden Atiba, Josef gibi oyuncular sınıfı geçse de işin diğer bölümündeki Ljajic, Larin gibi futbolcuların oyuna katkısı biraz daha sınıfta kaldı. Bu tür maçları oyuna katılamayan bir iki oyuncuyla uzun süre götürmeye kalktığınızda avantaj rakibe geçer. Galatasaray da bu avantajı iyi kullandı. Taylan, Gedson, Babel, Emre Akbaba gibi futbolcular dönem dönem Falcao'nun da katılımıyla Beşiktaş'a karşı oyun etkisi yarattı. Buna Saracchi ve Yedlin'in de katıldığı bölümlerde Galatasaray istediği hücum zenginliğine ulaştı. Galatasaray adına bu kadar iyi giden akşamın içerisinde eksi görünen tek şey Onyekuru'nun oyundaki etkisizliğiydi. Ama tekrar lige dönme adına galibiyetten başka alternatifi olmayan Galatasaray'ın 3 puanı alıp yoluna devam etmesi yarışa yeniden başka bir heyecan getirdi.