BU kadar pozisyon bulup 3 gol attığın bir maçı elinden kaçırmak olacak iş değil. Hollanda ve Norveç maçlarındaki savunma anlayışımızın çok gerisinde kaldık. Rakibi ciddiye alıp önemsediğimizde ve savunma anlayışımızı bu şekilde yaptığımızda iyi sonuçlar aldık. Ama biraz rahatladığımızda çok basit pozisyonlarla dün akşam goller yedik.
Olayın iki tarafı var; takım savunması mantığıyla oynadığımızda iyiyiz ama kendi evimizde oynadığımız, öne çıktığımız maçlarda savunma arkasında verdiğimiz pozisyonlarda henüz istediğimiz seviyede değiliz. Birinci golü böyle yedik. İkinci sorun ise yüksek toplarda ve ölü vuruşlarda yaşadığımız ikinci top kayıpları. Yediğimiz ikinci ve üçüncü gol de bu şekilde geldi. Yani öne doğru çıkışlarımızda pozisyon hataları konusunda hâlâ almamız gereken mesafeler var. Anlattıklarımız işin taktik, teknik ve hikâye yönü. Ama asıl önemli olan bu kadar ciddi bir organizasyonu oynarken bu kadar büyük bir avantajı kaybetmenin yaratacağı hasar. İnşallah kaybettiğimiz yalnızca iki puanla sınırlı kalır. Çünkü çok üzülürüz. Gerçekten Hollanda ve Norveç maçlarında yakaladığımız o coşkuyu Letonya karşısında kaybettiğimiz puanlarla yitirmek çok üzücü.
Aslında konunun başka bir tarafı da Letonya karşısında yaşanan tekrarlarla alakalı. Herhalde Letonya'ya karşı birileri bize kara büyü yaptı! Hep aynı filmi izliyoruz. 2004 Avrupa Şampiyonası elemesinde de maç 2-0'dan 2-2'ye gelmişti. Son hazırlık maçı da 3-1'den 3-3'e geldi. Tıpkı dünkü karşılaşma gibi. Şanssızlık mı yoksa kara büyü mü bilmiyoruz ama bunları yaşamak hiç de arzu etmediğimiz bir şeydi.
Böyle bir maçtan sonra teselli için 'En azından bir puan aldık' cümlesini kurmayı isterdim ama ben 2 puan kaybıyla yaşanan üzüntü tarafındayım.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz