Denenmiş, şans verilmiş ama olmamış oyuncularla sahaya çıkıp farklı sonuçlar beklemek bir şeyi değiştirmiyor. Tablo karşımıza aynı şekilde geliyor. Yapmaya çalışmakla, yapabilmek arasında büyük bir fark var. Beşiktaş oyuncu grubu niyet olarak yapmaya çalışıyor gibi görünüyor. Ama başarabilme konusunda büyük sıkıntılar var.
Kalite tartışılırken oyuncuların kendi kafalarında, 'Acaba bu işin altından kalkabilir miyiz?' soruları varken bu işin üstesinden gelebilmek kolay değil. Takım bir yandan kendi kalitesini test etmeye, bir yandan da yaşadığı ciddi psikolojik sorunları aşmaya çalışıyor. Kafalardaki deli sorular, takımın yüzde yüz performansla oynamasına engel oluyor.
Bu tür durumlarda oyun aklına ve oyun liderlerine ihtiyaç duyulur. Ama sahadaki 11'de bunu görmek mümkün olmadı. İlk yarı Gökhan'ın 45. dakikada yakaladığı net pozisyonun dışında çok cılız geçti. Oyuna hükmeden Gençlerbirliği'nin peşinden koşan bir oyuncu grubu ile Beşiktaş ilk 45 dakikayı bitirdi.
İkinci yarıdaki hamleler ve skor baskısı oyunu biraz daha Beşiktaş'ın lehine gibi gösterse de işi değiştirecek pozisyonlar yine hayallerde kaldı.
Beşiktaş üç grup oyuncuyla karşı karşıya. Birinci grup; yeterliliği olmayan oyunculardan oluşuyor. İkinci grup da aslında iş yapması, takımı taşıması beklenen, ağırlıklı yabancı oyuncular. Ama onların bir bölümü, ayrılık süreçleri bir türlü tamamlanamadığı için kafaca Beşiktaş'tan kopmuş durumdalar. Bir şeyler yapmaya çalışan üçüncü grup ise bu girdabın içinde kayboluyor. Beşiktaş maalesef bu yapı içinde kurmayı düşündüğü takımı bir türlü sahaya yansıtamıyor. 11'ler değişse de gidişat değişmiyor.