Kağıt üzerindeki isimler ve takım bütçeleri karşılaştırıldığında açık ara Galatasaray öndeydi. Ama oyunda bu farkı göremedik. Bu seviyelerin bir kaç tane olmazsa olmazı var; doğru pozisyon almak, yakın oynamak, etkili kademe anlayışında olmak, yüksek mücadele etmek sayılabilir. Fakat en önemlisi tempo ve çabuk oyundur. Topa sahip olsanız da bu seviyelerde oyun süratiniz yoksa istediğinizi alamazsınız. Galatasaray'ın hem topa hem oyuna sahip olduğu dakikalar var ama bu sürelerin hiçbirinde ciddi bir gol pozisyonu yok. Bitime 3 dakika kala Marcao'nun golü var ama o da ölü vuruştan gelen bir gol ve sonucu değiştirmeye yetmedi. Bu tempoyla günlerce oynasa neticeyi değiştirmesi yine imkansıza yakın olurdu.
Rangers takımı ismi olan, geçmişi olan ama bireysel oyuncu kalitesinde Galatasaray'ın gerisinde olan bir takım. G.Saray'a göre daha vasat da diyebiliriz. Fakat bazı standartları, bazı olması gerekenleri iyi yapıyorlar. Galatasaray'a karşı da iyi yaptılar. Maç bitiminde Galatasaraylı futbolcular, soyunma odasına girdiklerinde "Böyle bir takımdan çok fazla pozisyon vermeden nasıl bu golleri yedik" diye düşünüp anlamaya çalışıp, pişmanlıklarını dile getirecekler. Ama soyunma odasına girince iş işten geçiyor. Bu hataları sahada yapmayacaksınız. Tempo yapamayınca, çabuk oyun olmayınca Galatasaray'ın yıldızları da oyun içinde kayboluyorlar. Falcao'yu hiç göremedik. Babel'in ismini ancak birkaç kez duyabildik. Belhanda vasatın üzerine çıkamadı. Biraz kıpırdanmaya çalışan Feghouli'yi sayabiliriz. Ama onun da cılız gayretleri dün akşamın neticesini değiştirmeye yetmedi.
Bizim ligimizde oynarken bazı şeyler su kaldırıyor. Taylan'ı ve Belhanda'yı ön liberoda kullanıp iyi sonuçlar almak, ters ayaklı Linnes'i sol bekte kullanıp dönem dönem başarılı olmak gibi işler dün akşam ligdeki tadı vermedi. Bu iki bölgeden yapılan pozisyon hataları Galatasaray'a Avrupa kapısını kapattı.