Best-seller İngiliz romancı ve öykü yazarı Jeffrey Archer'ın entrika dolu eserlerinden birinin özetiyle başlayacağım bugünkü yazıma. Ne öykünün adı aklımda, ne de öykünün yer aldığı kitabın adı… Ama öykünün izleği, bugünkü yazının konusuyla benzerlik kurmak için fazlasıyla yeterli:
Afrika'nın bir ülkesinde darbe olur. Darbeci general, daha önceki yönetimin kodamanlarının servetinin İsviçre'de bir bankada olduğunu bildiği için bu ülkeye gider ve bankanın CEO'su ile ilginç bir görüşme yapar. Görüşmede "Ülkemde yönetim değişti, eski yöneticilerin parasını ülke servetine dâhil edeceğiz, bu hesapları ve paraları ver" der. CEO, bunun banka prensiplerine aykırı olduğunu söyleyip reddeder. Darbeci general ısrar eder, bankacı Nuh der, peygamber demez. Sonunda general silahı çıkarır ve CEO'nun başına dayar: "Bu, milli bir mesele. Derhal gerekeni yap" diye buyurur. CEO, "Beni vuracak olsanız da veremem" der. Bunun üzerine general; "Tamam o halde, İsviçre bankaları hakikaten güvenliymiş, ben de paramı buraya yatırayım" deyip kendi için de bir hesap açar.
İsviçre yalnızca finansal sistem için değil, ilaç sanayii ve tröstler açısından da güvenilir bir yuva ve liman. Bu şirketlerden biri, son günlerde sosyal medyada viral olan SMA hastalığı kampanyasını yakından takip ediyor. Şirketin adı Novartis. Önce bu şirkete yakından bir bakalım:
Novartis; 1996 yılında Basel'de kurulan bir 'çok uluslu' şirket. 1758'de kurulmuş Geigy adlı şirket ile 1859'da kurulmuş Ciba'nın 1970 yılındaki evliliğinin çocuğu. Novartis'in 2019 cirosu 47,5 milyar, net kârı ise 11,73 milyar dolardı. Deli para…
Novartis, tedavisi olmayan ya da tedavisi yeni keşfedilen hastalıkların ilaçlarını üreten kuruluşları bulup onları satın alma konusunda da ihtisas sahibi. Bu yönleriyle yerelde futbolcu arayıp keşfeden yetenek bulma güdüsü gelişmiş teknik direktör veya menajerleri andırıyorlar.
SMA adı verilen hastalığın ilacı, ilk olarak ABD ve Fransa'da bulunan kâr amacı gütmeyen ve bağışla finanse edilen laboratuvarlarda üretildi. Bu ilaca
Zolgensma adı verildi. İlacın hakları daha sonra Amerikan menşeli biyo-teknoloji şirketi AveXis'e devredildi. Bu süreçte AveXis birtakım sözleşmeler yaptı, patent lisansları aldı. Ne kadar masraf ettiği de biliniyor: 580 milyon dolar. İşte bu süreçten sonra Novartis devreye girdi ve AveXis'i 8,7 milyar dolara, elbette Zolgensma'nın hakları da dâhil olmak üzere satın aldı.
Böylelikle ilacın kurucu yatırımcıları AveXis'e yatırdıkları sermayeyi beş yıl içinde katlamış oldular.
Novartis, AveXis'i aldıktan sonra dünyada 10 binde bir, Türkiye'de ise 7 binde bir görülen (dünya ortalamasının epey üzerinde) SMA hastalığını tedavi eden Zolgensma'ya bir fiyat biçti: 2 milyon 125 bin dolar. Ek masraflarla birlikte ilacın toplam maliyeti 2,4 milyon doları buluyor. Zolgensma an itibarıyla dünyanın rakipsiz en pahalı ilacı. Novartis'e, bir ironiyle bu fiyatlandırmayı neye göre yaptığını, ilacın etken maddesinin misal elmas olduğu için mi böyle fahiş fiyat çektiğini sorsanız size muhtemelen şöyle cevap verecekler:
"Pek çok aile, dramatik olarak hayatlarını değiştiren bu tahripkâr hastalıktan muzdarip. İlaç da bunun çözümü. Ve insan hayatı, paha biçilemez."
Bunun tefsiri şu: "Biz nadir rastlanan bu hastalıkla ilgili ciddi pazar boşluğu gördük. Bunun en iyi ilacına yatırım yaptık. Şimdi bunu misliyle çıkarmak istiyoruz. İnsan hayatına verilen değerle yapılan bu yatırımımıza paha biçilemez."
Zolsengma'nın bu derece pahalı olmasında AR-GE masraflarını ve sonra hakların satın alınmasındaki maliyeti de gerekçe gösterebilirler. AR-GE'yi yapan onlar değildi, ama "Daha önceki AR-GE masraflarıyla birlikte satın aldık" diyebilirler. Ee o zaman, sonradan masum yavrucakların hayatlarına fahiş fiyatlar biçeceğiniz bir açgözlülükle tröst oluşturmasaydınız dersiniz. Çünkü belli ki o 8,7 milyar doları bir pazar araştırmasına dayanarak da vermişler. Bu da hasta sayısına bağlı olarak gelecek gelirler ve dolayısıyla kârlar için ellerini ovuşturdukları anlamına geliyor. Ki öyle bile olsa ilacı, birim başına 500 bin dolardan satsalar da ödedikleri parayı yedi yılda geri çıkarabiliyorlar.
TEK DOZ ENJEKSİYON
Zolgensma, eksik veya mutasyona uğramış SMN1 genini değiştirerek tedavi sağlayan bir ilaç. Damar içi enjeksiyon ile bir defaya mahsus veriliyor. Öyle Korona aşısında olduğu gibi ikinci doz falan da yok. Zolgensma'nın doğumdan hemen sonra kullanılması öneriliyor. Çünkü zaman içinde tedavi şansı düşüyor.
Gen terapisinin ilk uygulamalarından biri olan bu ilaç, diğer tüm gen tedavilerinde olduğu gibi kuşku ile yaklaşılan ve henüz uzun vadeli sonuçları, yan etkileri tam olarak bilinmeyen bir tedavi sunuyor. Bunlar pandemiyle birlikte daha da önem kazanan medikal istihbarat ve medikal güvenlik alanının meseleleri. (Yine de zihninizin bir köşesine not edin.) Ama fiyat fahiş olduğu için daha tartışmalar oralara gelemedi bile.
Brezilya, Zolgensma'nın fiyatına itiraz eden ilk ülke oldu ve bu ilaç için 550 bin dolardan fazla ödememe kararı aldı. Novartis bunu kabul etmedi ve Brezilya'yı mahkemeye verdi. Davaları devam ediyor. Zolgensma'yı Japonya, genel sağlık sigortası kapsamında sadece kendi vatandaşlarına ücretsiz sağlıyor. Avrupa'da Macaristan ve Polonya gibi ülkelerde de ilaç henüz devlet tarafından onaylanmadığı için yürütülen kampanyalar var.
Peki, tek SMA ilacı Zolgensma mı? Hayır, değil. Hastalık, 2016 yılına kadar tedavisi olmayan hastalıklar listesindeydi. 2017'de hastalığın ilerlemesini yavaşlatan Spinraza adlı ilaç piyasaya sürüldü. Bu ilacın bir dozu 125 bin dolar, yıllık tedavi 375 bin dolara mal oluyor. Bu tedavi şu anda Türkiye'de uygulanıyor ve masrafları Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından da karşılanıyor. Türkiye'de tahmini olarak şu anda yaklaşık 3 bin SMA hastası çocuk bulunuyor
Zolgensma ve Spinraza haricinde Risdiplam adlı ağızdan alınan bir ilaç var. Bu ilaçla ilgili olarak Türkiye ile görüşmelerin sürdüğü belirtiliyor. Bu noktada önemli bir bilgiyi paylaşmanın zamanı: Novartis de Zolgensma için Türkiye ile temas kurdu, ancak gen tedavisinde hem olası komplikasyonlar henüz bilinmediği için, hem de fiyat fahiş olduğu için Türkiye'yi ikna edemedi. Zaten temel mesele de bu.
Her ne kadar Zolgensma, Aralık 2020'de Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'nun (TİTCK) yurtdışı ilaç listesine eklenmiş olsa da henüz kullanım onayı bulunmuyor. Şunu da not düşelim: SGK'nın 2018 yılındaki ilaç harcamalarının maliyeti yaklaşık 31 milyar TL. Zolgensma'nın Novartis'in dayattığı ücretle SGK tarafından alınması, güncel kur değişimlerine de bağlı olarak bu maliyetin yüzde 15 artması anlamına geliyor.
NOVARTİS DAHA ÖNCE 'PİYANGO' ÖNERDİ!
Novartis, Korona pandemisinin başladığı Aralık 2019'da ABD dışından rastgele belirlenecek 100 SMA hastasına bu tedaviyi ücretsiz olarak uygulayacağını duyurdu. Fakat aralarında Avusturya, Hollanda ve Belçika'nın da bulunduğu pek çok Avrupa ülkesinin bakanı bu 'piyango usulü' tedavi kampanyasına itiraz etti. 'İnsan hayatı üzerine kumar oynanmaz' kabilinden bir etik gerekçeyle… Üstelik hastaların nasıl belirleneceği de şeffaf değildi, misal kamuoyu önünde yapılan bir Milli Piyango çekilişi gibi değil de, kapalı kapılar ardında yapılacak bir göstermelik çekilişle belirlenecekti. Bu kampanya hitama ermedi.
Zolgensma'nın dünyanın en pahalı ilacı olması ABD Kongresi'nin de gündemine gelmiş bir konu. Bunun için ilacı onaylayan ABD Gıda ve İlaç Dairesi FDA'nın başkanına bir mektup da yazdı senatörler. Ama FDA, onay verdiği dünyanın gelmiş geçmiş en pahalı ilacının fiyatı konusunda ise herhangi bir adım atmadı. Tartışmalara rağmen Novartis sadece 2020'nin ilk yarısında Zolgensma'dan 398 milyon dolar gelir elde etti. Meşhur senatör Bernie Sanders ilaç için 'şirket açgözlülüğü' demiş, elhak, haksız da sayılmaz.
ŞİRKETLE İLGİLİ RÜŞVET SORUŞTURMASI
Novartis'le ilgili iki iddiayı da hatırlamadan geçmeyelim: AveXis'e satış sürecinde data manipülasyonu iddialarına muhatap oldu bu şirket. Ve 2016 yılında Türkiye'de rüşvet yoluyla 85 milyon dolarlık avantaj sağladığı iddiasıyla soruşturma da geçirdi. Soruşturmanın sonucunun ne olduğunu bilmiyorum, ben meslektaşlarıma bir ipucunu vermiş olayım. Bu konuda yapılacak haberin gideri var.
SMA kampanyalarıyla ilgili son tartışmanın nasıl başladığını biliyorsunuz ama biz yine de hatırlatalım: 'Milli Piyango'nun Türkiye Varlık Fonu'na aktarılan 75 milyon TL'lik ikramiyesi SMA hastası çocuklara bağışlansın' kampanyası sosyal medyada birden viral oldu. Siyasetçi ve celebrityler bu kampanyaya hemen destek verdi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter'dan "SMA'lı evlatlarımız üzerinden yürütülen kirli kampanyaya iyi niyetli hiç kimsenin alet olmaması gerekir" dedi.
Bakan 'kirli kampanya' ibaresini kullanmasa iyiydi, çünkü SMA konusunda epeydir yürütülen kampanyalar var. Biz de sürekli haberini yapıyoruz. Ancak Bakan'ın medikal istihbarat açısından da konuyu en iyi bilen kişi olarak işin iç yüzünü kamuoyu ile paylaşması zamanında ve yerinde oldu. Çünkü masum bir kampanyayla başlayan olay, meselenin arka planı anlaşılmadığında ansızın politikleşiyor ve giderek bir muhalefet dalgasına dönüşüyor.
Son olarak SMA, tam adıyla Spinal Müsküler Atrofi hastalığının ne olduğuna da bakalım: SMA, omurilikte bulunan motor sinir hücrelerinin kaybına yol açarak kaslarda güçsüzlüğe ve kayba yol açan genetik geçişli bir hastalık. Bu hastalık nedeniyle vücuttaki kaslar sinir sisteminden gelen hareket emirlerini alamıyor ve bunlara tepki gösteremiyor. Kaslar sinir hücreleri tarafından düzenli olarak uyarılmadıklarında zamanla işlevini kaybediyor. Ve nihayetinde ölümcül kas güçsüzlüğü oluşuyor.
Toparlarsak: Dünyadaki hasta sayısını ve tedavi yöntemini yakından takip eden ve böylelikle burada bir pazar boşluğu gören ilaç tröstü Novartis, henüz uzun vadeli yan etkileri bilinmese de hastalığı kesin olarak önleyen tek ilacı kontrolünde tutuyor. Ve tıpkı Jeffrey Archer'ın öyküsündeki banka CEO'su misali hiçbir şekilde de pazarlığa yanaşmıyor. Çünkü önünde sonunda bütün devletlerin, yürüyen kampanyaların da etkisiyle parayı kendilerine yatıracağı özgüveninden hareketle Nuh diyor, peygamber demiyorlar.