Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunun bir kez daha karşılık bulduğu gün, bundan tam 10 yıl önce 7 Şubat 2012'de MİT kumpası diye anılan darbe girişimini iktidarın boşa çıkarmasıdır. MİT Başkanı Hakan Fidan üzerinden dönemin Başbakanı Erdoğan'ın, ama her şeyden öte milli egemenliğin hedefe konulduğu kumpas, 15 Temmuz darbe kalkışmasına giden sürecin de başlangıcıydı. Bugünü ve yarını anlamak için dünü iyi bilmek gerek. Gelin hatırlayalım o günleri:
Sistematik biçimde, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın her türlü iftira ve yalanla hedef alındığı günlerdi bunlar. Erdoğan'ın Davos'taki "One minute" çıkışının ardından MİT kumpasıyla başlayıp amaç hasıl olmayınca 17-25 Aralık 2013 tarihinde yolsuzluk kisvesi altında kurgulanmış onlarca kaset, ses kaydı gibi yine hedefte Tayyip Erdoğan'ın olduğu süreçten söz ediyorum.
Tabii bu süreçte sadece bunlar kurgulanmadı. Gezi olaylarıyla iç huzur ve bununla paralel ekonomi darmadağın edilmek için uğraşıldı. MİT TIR'larının durdurulmasıyla doğrudan hükümet ve MİT hedef alındı. Bu arada, terörle mücadelede destan yazan güvenlik güçlerimizin tüm konsantrasyonunu ve moralini bozacak terör olayları ve hendek siyaseti, PKK ve işbirlikçisi HDP ile tırmandırıldı. Son olarak da 15 Temmuz'da, ordu içine sızan üniformalı teröristler eliyle kendi Meclis'ini bombalayan, kendi milletinin üzerine kurşun yağdırıp tanklar süren, Cumhurbaşkanı'nı öldürmeye teşebbüs eden FETÖ'cü hainler darbe yapmaya kalkıştı.
Sözün özü: 10 yıl önce MİT üzerinden devlete ve millete tarihin en ağır saldırılarından biriyle karşı karşıya kaldığımızı ve bu saldırıların yüzlerce şehit, binlerce gazimizle ödediğimiz ağır bedele kadar nasıl gittiğini dün de bugün de yarın da unutmadan, dünden daha kararlı ve basiretli şekilde yolumuza devam edeceğiz.
***
2028'DE DE ERDOĞAN ADAY OLSUN...
2023 seçimlerinde bütün dikkatler cumhurbaşkanının kim olacağında. 6+1 (HDP) ortaktan oluşan Millet İttifakı'nın henüz bir adayı yok ama Cumhur İttifakı ortakları, adaylarının Tayyip Erdoğan olacağını çoktan açıkladı. Hatta hafta sonunda partisinin Kızılcahamam'daki kampında MHP Lideri Bahçeli, çok önemli bir açılımı daha işaret etti. Bahçeli, cumhurbaşkanlığı adaylığının 3 dönem olabilmesinin tartışılmasının önünü açtı.
Türkiye'nin kritik günlerden geçtiği, iç ve dış saldırıların her geçen gün arttığı, 2023 ve sonrasında daha da artacağı kesin olan bu oyunlara karşı sorumlu devlet adamı vasfıyla Bahçeli, çok önemli bir süreci başlattı aslında. Cumhur İttifakı'nın birlik ve beraberlik ruhuna uygun siyasi duruşuna devam anlamında, 2023'teki adaylarının Erdoğan olmasının ötesinde, 2028 yılında yapılacak seçimlerde de tekrar aday olmasının önünün açılabileceği, siyasetin önümüzdeki günlerdeki en önemli konularının başında gelecek. (Elbette bunun için anayasal ve yasal değişikliklerin yapılması gerekiyor.)
CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun ve 367 garabetinin yaratıcılarından Sabih Kanadoğlu gibi hukukçuların, Erdoğan'ın 2023'te aday olamayacağına dair zorlama bir şekilde gündemde tutmaya çalıştıkları bu konunun anayasal ve yasal hiçbir karşılığı olmadığını, sadece kargaşa ve algı üzerinden bir siyasal tezvirat yaratılmaya çalışıldığını düşünürsek, bu yeni durum, farklı siyasal hesap içinde olanlara da çok net bir cevap olacaktır.