Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

Vatanını 1 dolara satmayanlar kazandı

Sosyal medyada gündemle ilgili değerlendirmeler bazen çok sempatik olabiliyor ve yerinde tanımlamalarla gülümsetirken düşündürüyor. Sevgili Esra Elönü'nün, "Düşenin dostu olmazmış dolar kardeş" paylaşımı da pazartesi akşamı en yerinde sözlerden biriydi.
Döviz kurundaki temelsiz, gerçekçi hiçbir sebebi olmayan anormal yükseliş, Başkan Erdoğan'ın pazartesi akşamı açıkladığı yeni finansal araçlarla yerini ani ve sert bir düşüşe bıraktı. Daha doğrusu kur, olması gerektiği normal sınırlarına doğru gerilemeye başladı.
Bir süredir dışarıdan müdahalelerle ekonomi üzerinde oynanmak istenen ve topla, tüfekle, hileyle yapamadıkları "Erdoğan'ı devirme" amaçlarını ekonomi üzerinden gerçekleştirmeye çalışanların içerideki işbirlikçileri de bu süreçte epey heyecanlanmıştı. Dışarının içerideki siyasi ortaklarına eklenen TÜSİAD gibi her dönem siyasi tarihimizin DNA'sıyla oynamaya alışmış ekonomik paydaşlar da yaptıkları açıklamalarla ortamı bulandırmaya kalktılar. Ama yine yanıldılar.
Yılların tecrübesiyle her türlü krizi aşmayı başaran bu millet, yine tüm oyunları bozup "büyük ve tam bağımsız Türkiye" olarak yoluna devam etmekte kararlı olduğunu bir kez daha gösterdi. Şimdi artık üretim, istihdam ve elbette büyüme odaklı ekonomik hedefe daha emin adımlarla yürünecek.
Yapısal reformlar ve ekonomik verimliliğin yanında sosyal devlet olmanın gerekliliği de her adımda hissedilecek muhakkak ki. Sözün özü aslında çok açık: Ülkeyi, "1 dolara vatanını satanların" eline bırakacak değildik... Dünden daha kararlı, daha inançlı, daha moralli olarak yola devam...

***


İHRACATTA DURMAK YOK...
Her biri ayrı ayrı Anadolu Aslanı olan bir grup iş insanı, geride bıraktığımız hafta Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) düzenlediği Tasarım Haftası'nda, nasıl başardıklarını ve dışarıdaki Türkiye algısını yaşadıklarından yola çıkarak ve gözlemleriyle paylaştılar. TİM Başkanı İsmail Gülle'nin, ihracata dayalı büyüme modelinde dış ticaret fazlası veren Türkiye hedefine çok yakın olduğumuz ve katma değerli üretimin yolunun marka tasarımından ve inovasyondan geçtiği sözleri yeni dönemin ruhunu da özetliyor aslında.
Tasarımın markalaşmada gücü panelinde konuşan iş insanı Seyid Nebati'nin şu sözleri, inancın ve kararlılığın önemini de anlatıyor: "Zoru seçerek yola çıkıp hayal ettiğiniz, iyice tasarladığınız ve inandığınız düşüncenin peşinden giderseniz gerçekleşmemesi mümkün değil. Herkesin hayal ettiğine ulaşma imkânı, Allah'ın adaletidir."
Hele mobilya markası olarak yola çıkıp bugün savaş uçaklarına koltuk tasarlayan teknolojiyle yola devam eden, Çin'e tasarım ve teknoloji satmayı başaran firma olarak Güran Göktay'dan, 1995 ve 2001 ekonomik krizlerini fırsata çevirip Türkiye'nin gücüne inanarak bugün geldikleri noktayı dinlemek hem zihin açtı hem moral verdi.
80'li yıllarda bir dünya markasının fason üreticisi olmak yerine zor olanı seçip kendi markalarını yaratan Süleyman Orakçıoğlu ve Nejdet Ayaydın'ın ve ikinci kuşak iş insanı Sema Güral Sürmeli'nin, özellikle son 20 yılda gelinen noktanın, güven ve istikrar ortamının iş yolculuklarında ne kadar önemli olduğuna vurgu yapmaları da bir o kadar kıymetliydi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA