İletişim Fakültesi'nde gazetecilik mesleğine dair öğrendiğimiz ilk yöntem, 5N 1K kuralıdır. Yani, haberi yazarken bu 6 sorunun karşılığı haberin içinde yer almalıdır. Nedir bunlar? Ne?.. Nasıl?.. Neden?.. Nerede?.. Ne zaman?.. Kim?..
Şimdi durduk yerde size "Gazetecilikte haber tekniği nedir?" diye bir bilgi vermek değil elbette amacım. Ama iletişim fakültelerinde, kamuyu bilgilendirmek maksatlı yapılan haberlerin içeriğinde bu soruların gerçek cevaplarının olmasının formüle edildiği 5N 1K kuralı, yaşamın hemen her alanında uygulanabilir.
Pek çok örnek verebilirim, ama biraz sonra bahsedeceğim konuya giriş yapmak maksadıyla, siyaset yapan her kişinin de bu kurala riayet etmesi gerektiğini söylemeliyim. Son günlerde CHP ve İP sözcülerinin dile getirdiği "Siyasi suikast olacak" iddiaları, maalesef siyasetin de gündem maddelerinden biri haline geldi. Konu siyasetin gündeminde olunca malum bizler de konuşup yazıyoruz. Ben buradan bu iddiayı dile getiren siyasetçilere birkaç soru sormak istiyorum:
1- Eşzamanlı olarak Millet İttifakı ortakları tarafından gündeme getirilen bu iddiayı birileri mi size iletti? (Ki; muhakkak öyle olmalı, yoksa kendiliğinden durduk yerde söylenecek bir iddia olamaz, olmamalı.)
2- Size bu iddiayı içeriden bir kaynak mı yoksa dış kaynak mı söyledi?
3- Kaynağınızın güvenilirliğinden emin misiniz? Emin değilseniz neye hizmet etmek adına bunu dillendirdiniz? Yoksa, Türkiye düşmanı bir üst aklın gönüllü sözcüleri misiniz?
4- Kaynağınıza güveniyor ve bu iddianın doğru olduğuna inanıyorsanız, size bu istihbaratı verenlere, "suikasta kimin ya da kimlerin uğrayacağını, zamanını ve bu suikastı kimlerin yapacağını" (yabancı istihbarat örgütleri mi, çete mi, mafya mı?) sordunuz mu?
5- Bu soruları sorup cevabını aldıysanız, sorumlu bir siyasetçi gibi davranarak bu bilgileri hükümetin yetkili isimleriyle ya da siyasilerle paylaşmak istemiyorsanız devletin istihbarat ve güvenlik birimleriyle paylaştınız mı? Paylaşmadıysanız, paylaşmayı düşünüyor musunuz?
Bu soruların cevabını bana ya da kamuoyuna açık şekilde verirseniz, memnuniyetle yer vereceğimi söylemek isterim. Ama bu sorulara bir cevabınız yoksa, bu keyfiliğinizi iyi niyetle yorumlamam mümkün değil.
Siyasi suikastlar, yakın siyasi tarihimizde çokça görüldü, özellikle faili meçhuller olarak adlandırılan 90'lı yıllar bu örneklerle dolu. 12 Eylül öncesini de buna ekleyebiliriz. O günleri hatırlayanlar bilir ya da yaşamayanlara hatırlatalım: O dönemde günde onlarca insanın öldürüldüğü, siyasi istikrarın olmadığı, güçsüz hükümetlerin görev başında bulunduğu ve ekonomi başta olmak üzere pek çok alanda krizlerin yaşandığı bir süreçten söz ediyoruz.
Ama bugüne geldiğimizde hiçbir konuda krizin yaşanmadığı, güçlü bir hükümetin ve siyasi istikrarın olduğu bir dönemde bu tür siyasi suikastın işlenmesinin beklenmesi, doğrudan yabancı istihbarat veya terör örgütlerinin niyetinin deşifre edilmesi şeklinde yorumlanır. Ve bu iddiayı dile getirenler, hele siyasetçiyse, elindeki bu bilgiyi 5N 1K kuralına riayet ederek devletin yetkili birimleriyle paylaşmak zorundadır.
Siyasi suikastlardan korunmanın birinci kuralı, bu duyumların deşifre edilmesidir. Bunu yapmadığınız takdirde açıkça ya YALAN söylüyorsunuzdur ya da siyaset yapma tarzınızı buralara kadar düşürmüşsünüzdür. Ve söylediğiniz doğru değilse, bunu bilerek yaptıysanız, Türkiye'de korku ve panik ortamı yaratmayı hedefleyerek istikrarsızlık için siyasete açıkça suikastta bulunduğunuzu buradan ilan ediyorum.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz