Türkiye'nin 'Vicdan Davası' 6-8 Ekim 2014 olaylarının yedinci yılı bugün. 35 kişinin hayatını kaybettiği, 2 polisin şehit olduğu, 326 polis ve 435 vatandaşımızın yaralandığı ayaklanmanın müsebbipleri, kışkırtıcılarının tutuklu yargılamalarına devam ediliyor. Terör örgütü PKK tarafından planlanan ve PKK'nın Meclis'teki sözcüsü HDP'nin en yetkili kurulu tarafından alınan kararla kurumsal olarak desteklenen Kobani ayaklanmaları, açıkça ve alenen kolektif bir suçtur! Toplamda bin 113 kamu binası yakıldı, yıkıldı, tahrip edildi. Yetmedi... Belediye otobüsleri, ambulanslar, polis araçlarının da aralarında olduğu bin 177 araç kullanılamaz hale getirildi.
Kobani bahane edilerek 35 ilde çıkartılan bu olayları terör örgütü PKK, sınırlarımız dışındaki olayları bahane edip gerçekleştirdi, yandaşları ve siyasal sözcüleri de kamuoyu oluşturup, halkı galeyana getirmek üzere konuşlandı. Aralarında HDP'li Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu 108 kişinin yargılandığı davanın görüldüğü Sincan'da sanıklar ve yandaşları savunma değil adeta şov yapmaya devam ediyorlar. Bir iddianameye sığmayacak kadar büyük, Türkiye'nin vicdan davasını, alçakların, terörist sevicilerin çarpıtma ve şov arenasına çevirmesine izin vermemek adına başta TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkan ve üyeleri olmak üzere herkesin bizatihi takip etmesi gerekmektedir. Ve son sözümüz de; bu vahşetteki sorumlulara hesabını hem yargıda hem vicdanlarda sorup mahkum etmeyen, bu davada terör örgütü ve onun siyasal temsilcilerinin tarafında olan kim varsa en hafif tabirle sizlere; YAZIKLAR OLSUN...
***
NEREDE KALMIŞTIK...
Bu bir soru sözü değil, muhteşem bir kampanyanın ismi ve sloganı. AK Parti Kadın Kolları'nın başlattığı ve eğitimi bir sebeple yarıda kalmış ya da okuyamamış kız çocuklarımızı ve kadınlarımızın eğitimlerine devam etmelerini teşvik etmek adına başlatılan kampanya, geçen hafta Emine Erdoğan'ın da katıldığı bir program ile resmen başladı. 20 yaş üstü kadınlarımızın öncelikle lise diploması almalarını sağlamak ve ardından üniversite eğitimi ve meslek sahibi yapmak bu projenin ana hedefi. Kadın Kolları Başkanı ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir heyecanla projeyi anlatırken, geçen haftaki köşe yazımda sözünü ettiğim, kadınların girişimci olmaları yönünde yürütülen 'Kadın Emeği Türkiye'nin İstikbali' projesi ile hem eğitimlerini tamamlayan hem girişimci olmaları yönünde teşvik edilen kadınlarla Büyük Türkiye yolunda emin adımlarla ilerlendiğini görmek sevindirici.
Son projenin sadece yurt içinde değil, dışarıda gurbetçi olarak yaşayan kadınlarımızı da kapsaması gerçekten çok önemli. Bir sebeple eğitimi yarıda kalmış ya da okuyamamış Almanya'da yaşayan gurbetçi kız çocuklarımız ve kadınlarımızın da kampanyaya dahil edilmesi, yurt dışında yaşayan kadınlarımızın da bulundukları ülkenin hem toplumsal hem siyasal alanda yükselmelerine önemli katkı yapacağı çok açık. Bugüne kadar kız çocuklarının ve kadınların eğitimleri adına her projeyi himayelerine alan ve üstün gayret gösteren Emine Erdoğan'ın, projeye dahil olacak kadınlarımıza gönderdiği mektupta çok anlamlı mesajla bitirelim bu konuyu; "Tarihte olduğu gibi bugün de ülkemizin aydınlık yarınlarını kadın-erkek omuz omuza birlikte inşa edeceğiz. Biliyoruz ki bunu gerçekleştirmek için eğitim en önemli fırsat eşitliği. Diploma, hayatta gerçekleştirmek istediklerinizin anahtarı olsun. Siz sadece 'Nerede Kalmıştık...' deyin ve kaldığınız yerden, gelin el ele birlikte devam edelim..."