New York'un kalbinde, dünyaya yön verme iddiasındaki Birleşmiş Milletler binasının tam karşısında, 171 metre uzunluğundaki muhteşem Türkevi'nin 7'nci katında Başkan Erdoğan ile ABD temaslarının ardından yaptığımız söyleşide, kesintisiz en uzun görevde kalmayı başaran bir Cumhurbaşkanı'ndan çok, bölgesindeki gelişmelerde sadece ülkesi değil, bölge ve Müslüman ülkeler adına da sözünü sakınmayan, hakkını yedirtmeyen bir dünya liderini dinlediğimi bir kez daha gördüm.
BM Genel Kurulu konuşması ve ağırlıklı olarak ikili temaslarla geçen üç günlük yoğun ABD ziyaretinde, çok net mesajlar ve tam bir diplomasi ustasından sözler duyduk. Dün gün boyu gazete ve televizyonlarda ayrıntılarını okuduğunuz için tekrara girmek yerine, özellikle üç konuda dış politika ağırlıklı izlenim ve yorumla devam etmek istiyorum.
BM MESAJI: Başkan Erdoğan, Genel Kurul'daki konuşmasında "Dünya 5'ten büyüktür" sözünün daha kurumsal açılımını yaptı. BM sistemiyle ilgili eleştiri ve önerilerini sadece sözlü yapmadı, Daha Adil Bir Dünya Mümkün (Turkuvaz Kitap) kitabını İngilizce, Almanca ve Arapça çevirileriyle dünya liderlerine ve tüm muhataplarına bizzat takdim etti.
Paris İklim Anlaşması'nın onay sürecinin yasal olarak da tamamlanacağını açıklaması çok büyük yankı buldu. İklimi en çok kirletenlerin en fazla katkıyı yapması gerektiği vurgusunun adresi çok belliydi: ABD ve Avrupa. 2030 yılına kadar 2 milyara yakın insanın iklim yüzünden göç edeceğinin öngörüldüğü bir ortamda haritaların bile değişecek duruma geleceği mesajları, dünya ülkelerine yönelik en net uyarıları içerdi.
ABD MESAJLARI: "Münasebetlerimizin pek de iyi bir noktada olduğunu söyleyemem" sözüyle beklenenin üzerinde bir dozda ve üslupta gerginliğe işaret etti. Bunun rastgele bir açıklama olduğu elbette düşünülemez. Dost ve müttefik dediğiniz, NATO'da birlikte olduğunuz bir ülkeyle ilişkilerde çok boyutlu gelgitlerin yaşandığı ve verilen sözlerin tutulmadığı bir sürecin sonucunun başka türlü olacağı düşünülemezdi.
ABD ile ilişkilerde bu noktaya gelinmesinin en önemli sebeplerinden biri Biden ve yönetiminin siyaseten geldiği noktanın pek de iç açıcı olmamasıdır. Kovid ile mücadelede başarısız denilecek bir süreç yönetimi, ekonomideki başarısızlık, Afganistan'daki hamlelerin içeride pek olumlu karşılanmaması ve bütün bunların sonucunda Biden yönetimine duyulan güven endeksinin ortalamanın çok altına düşmesi, ABD'nin içeride ve dışarıda politika oluştururken ne denli zorlandığını açıklıyor, ama bunun uluslararası ilişkilerde duygusal bir sebep olmadığı ve bize yönelik bağlayıcılığı olamayacağı çok açık.
Biz beklentilerimizi çok net ilettik; "Pek iyi bir noktada değil" dediğimiz ikili ilişkiye yönelik uyarılarımızı yaptık ve şimdi atılacak adımları bekleme noktasındayız. ABD'nin YPG, FETÖ terör örgütlerine yönelik silah ve mühimmat dahil verdiği destek, 20 yıldır müdahil olduğu Afganistan'dan hesapsız kitapsız, adeta "Benden sonrası tufan" diyerek çıkması, F-35'ler konusunda verdiği sözleri tutmaması ve yaptığımız ödemeleri iade etmemesi sorunların başında geliyor.
RUSYA MESAJLARI: Erdoğan'ın Genel Kurul'daki konuşmasında son derece net Kırım mesajlarına rağmen bu ayın 29'unda Soçi'de bir araya geleceği Rusya Devlet Başkanı Putin'le ilgili "uzlaşmayı ve olumlu ilişkileri" işaret eden mesajları da önemliydi. Bu mesajlar Suriye ve İdlib'de de bir noktada uzlaşmaya yönelik beklentiyi işaret ediyordu.