Mardin Milletvekili Tuma Çelik'in HDP'nin seçim çalışmaları sırasında evli bir kadın seçmenine tecavüz etmesi ve şikâyetçi olması durumunda mağdureyi pişman edeceği söylemiyle tehdit ettiği iddiaları üzerine mağdure D.E.'nin açtığı dava, bugüne kadar benzer hiçbir davada görülmemiş bir "hız" ve "delil yetersizliği" gerekçesiyle düştü!
Aynı hız, gerekçeli kararın yazılmasında da görüldü ve pazartesi akşam saatlerinde karar yayımlandı! İşin yargı süreciyle ilgili bu kadar soru işaretine daha sonraki yazılarımızda devam etmek üzere "şimdilik" virgül koyalım ve diğer soru işaretlerine geçelim...
Düşünün... Bir kadına tecavüz ediliyor... Kadın hakkını aramak için kendisine tecavüz eden milletvekilinin mensubu olduğu partinin kadın vekilleri dahil HDP'de çalmadık kapı bırakmıyor... Ama, tüm kapılar yüzüne kapandığı gibi "bu olayı unutması" yönünde telkin ve tehditler alıyor...Ve, sonunda hakkını adalette aramak için harekete geçiyor.
Susmuyor; yaşadıklarını medyada, TBMM'de, emniyette ve mahkemede anlatıyor. Ama her ne hikmetse, kadın hakları diye mangalda kül bırakmayan sözde kadın derneklerinden tek bir ses, tek bir tepki yok. Bir kadın olarak sormak isterim: Sanık durumundaki kişi HDP'li diye mi bu suskunluğunuz?
"Tecavüz var ama delil yok" diye düşen dava, başka mahalleden bir kadın ya da erkek söz konusu olsaydı da susacak mıydınız? Tıpkı sanatçılar Ozan Güven'de, Tardu Flordun'da, Sermiyan Midyat'ta yaptığınız gibi tecavüzcü HDP'li Tuma Çelik olunca, mahkemenin kararına yine neden sustunuz?
Peki; kadın hakları diye "sözde" kıyamet koparan HDP'ye ne demeli? Tecavüzcü kendi partilerinden olunca ağızlarını bıçak açmıyor, adeta "Benim tecavüzcüm iyidir" diyorlar! Mağdur kadına sahip çıkmak bir yana "konuyu kapatması" yönünde baskı kuruyorlar. Sizin kadına değer verdiğinize kim inanır!
İKİYÜZLÜLÜK...
Bu haksızlık karşısında susmayanlar da var neyse ki! AK Parti Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, davanın düştüğü haberi çıkar çıkmaz sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı ve sürecin bundan sonraki seyrinde de takipçi olacaklarını ilan etti.
Pazartesi günkü yazımın ardından kendisiyle yaptığımız görüşmede; kişisel ya da kurumsal olmanın da ötesinde kitlesel bir takip konusunda kararlılığı görünce ziyadesiyle memnun oldum. Böylesine yüz kızartıcı bir suç ve suçu işleyenin milletin oylarıyla Meclis'e gelen vekil olması; iktidar partisinin bu duyarlılığı göstermesini kaçınılmaz kılmalıydı ve öyle oldu.
Aynı takip ve kararlılık dün bizzat Genel Başkan Devlet Bahçeli tarafından MHP adına da bir kez daha ifade edildi.
Siyasetten önce Aile Bakanlığı'nda uzun yıllar kadınlarla ilgili pek çok proje yürütmüş bir kadın olarak Ayşe Keşir, bizim de işaret ettiğimiz iki noktanın altını çizdi: "Sözde kadın hakları üzerinden politika oluşturan HDP'nin kadın vekillerinin, kendi içlerindeki bir erkek vekil hakkındaki bu süreçle ilgili duyarsızlıkları, politik eksen olarak ne kadar ikiyüzlü olduklarının en bariz ispatıdır. Bir diğer ikiyüzlülük de, kadına şiddet-taciz-tecavüz vakalarında mangalda kül bırakmayan kadın derneklerinin, söz konusu kişi HDP'li bir vekil olduğunda suskun kalmaları, tepki vermemeleri için de geçerli maalesef."
Ne diyelim; haksızlığı yapan kendisinden olunca susan herkese yazıklar olsun!
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz