Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

Herkesin en az beklediği yerden...

'Seferberlik' ne özel anlamı olan bir kelimedir: Başta askeri güç olmak üzere ülke ve millet olarak tüm güç ve kaynaklarının, savaşın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kullanımına ilişkin tüm faaliyetlerin uygulandığı haldir. Kelimenin türediği 'sefer'in sözlük anlamı da askeri harekat ya da "yolculuk" diye özetlenebilir. Yani; devlet ve millet menfaati, bekası söz konusu olduğunda; topyekûn harekete geçme hali. İki bin yıl önce yaşamış bir savaş ve strateji dehası Sun Tzu'nun 'Savaş Sanatı' isimli bir kitabı var. Savaşı kazanmanın ve üstünlük sağlamanın çok geçerli bir yolu olduğunu söyler kitap: "Herkesin en az beklediği yerden vuracaksın!"
Seferberlikle başlayıp savaşla sürdürdük ama şimdi işi siyasete getirelim ve bütün dünyanın da kabul ettiği bir siyaset dehası olan Başkan Tayyip Erdoğan'ın işi yine bir strateji ustalığına nasıl getirdiğine bakalım. Erdoğan geçen hafta ilk kez dile getirdiği ve sonrasında kamuoyunda tartışmaya açtığı sözlerinde "Ekonomi, hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik başlatıyoruz" demişti.
Aslına bakarsanız; 18 yılda Türkiye'yi demokrasi ve kalkınmada tüm dönemlerin en büyük hizmet ve yatırımlarıyla tanıştırırken de siyaset dehasını konuşturdu. Hatta; 2002'de birçok kişi kendisine şeriatçı dediğinde; Cumhuriyet tarihinin en ileri demokratik reformlarını yaparken de, özgürlük iklimini ortaya koyarken de, hukuk reformlarını yaparken de insanları şaşırtmış, 'herkesin en az beklediği yerden vurmaya' devam etmişti.
Devlet içindeki vesayet aparatları üzerine gelirken, hatta tek başına iktidar olan partisini kapatmaya kalkarken, içeriden ve dışarıdan her tür saldırıya uğrarken bile, bırakın demokrasiden uzaklaşmayı, tam tersine hakiki iradenin sahibi millete daha fazla güvendi, millete daha fazla gitti. Ortaya çıkan olumsuz tüm şartları yüksek akılla avantaja çevirmeyi başardı, en az beklenenleri yaparak kaosa izin vermedi. Bir asrı bulan Cumhuriyet'te, 2 bin yıllık Türk tarihinde ilk kez; devletin başını doğrudan milletin seçmesinin önünü açan anayasa değişikliğini yaptı. 12 Eylül 2010 referandumunda sadece hükümet sistemini değiştirmedi, vesayet düzenini tamamen yıktı ve kontrol, milletin vekaletini alan siyasetçide oldu.
Ve bugün... Yine; kimsenin beklemediği yeri işaret etti. Daha fazla demokrasi dedi. Ekonomide ve hukukta tam seferberlik ile daha fazla refahı işaret etti. Buna ister bir siyaset tekniği deyin, ister bir siyaset stratejisi ama sonunda bu siyasetin kazananı hep millet olmuş.
Bugün de yine milletin kazanacağı bir sonucu işaret ediyor Başkan Erdoğan. Milletin kazancına olan bu sürece MHP Lideri Bahçeli 'Türkiye'nin hızına hız katacak' diyerek tüm gücüyle destek verirken, CHP Lideri Kılıçdaroğlu 'ama'lı, şayet'li, belki'li' tüm itirazları içeren sözlerle seferberliğe ve reforma 'hayır' demenin bir başka yolunu tercih etti. Peki şaşırdık mı? Hayır...
Ama olsun... Bu millet ezberlerin yeniden bozulmasına hazır... Diğerleri arkadan gelse de olur...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA