15 Temmuz sürecinde ABD Başkan Yardımcısı, bugün Demokratlar'ın başkan adayı Joe Biden buyurmuş! "Erdoğan'ı yıkmak için muhalefeti destekleyeceğiz!" Ağzından kaçırmamış, bile-isteye ve adrese teslim söylenmiş bir söz bu. Adres belli: Bizdeki muhalefet. Hangileri diye soracak olsam hep bir ağızdan herkes aynı şeyi söyleyecektir eminim; CHP-HDP-İP-SP'den oluşan Millet İttifakı. Bu dörtlüye bir de Deva ve Gelecek partilerini ekleyin, alın size ABD'nin, Türkiye'de anti-demokratik yollarla, Türk milletine rağmen türlü oyunlarla iktidarı devirme hedefini birlikte uygulamayı planladığı muhteşem muhalefet bloğu! Nereden baksanız devlet adabına, demokrat duruşa, hiçbir siyasi nezakete sığmayan bu açıklamaya karşı, parti, ideoloji ve ittifak tarafı ayrımı olmaksızın hep bir ağızdan ve yüksek sesle itiraz etmek dururken, adı geçen partilerden yapılan cılız açıklamalara bakıyorsunuz: Kem Küm...
Hele ki CHP Lideri Kılıçdaroğlu; ABD'li küstah adaya ağzının payını vermek dururken; "efendim bu açıklama Aralık 2019'da yapıldığı halde neden Fahrettin Altun bunu atlamışmış!" Tavşana kaç, tazıya tut derler buna en hafif ifadeyle... Siz, parlamentonun en fazla milletvekiline sahip muhalefet partisi olacaksınız, ambleminizdeki oklarda; Cumhuriyetçilik ve Halkçılık olacak ama siz Cumhuriyete ihanet edercesine; doğrudan içişlerimize ve milletin iradesine ipotek koymaya, beğenmediği millet iradesini anti-demokratik yollardan değiştireceğini açıklayan küstah Amerikalıya açıktan ayar vermek yerine; İletişim Başkanı Altun'u saçma sapan ifadelerle yıpratmaya çalışıp konuyu tamamen saptırmaya çalışacaksınız! En basit ifadeyle: Hadi ordan deyip asıl meseleye gelelim...
Böylesine bir ihanet belgesini değil, bunun zamanlamasını tartışmak başlı başına bir tuzaktır. Türkiye karşıtlarının bayram etmesi için onların eline koz vermekten başka bir şey değildir. Bu, ABD'li başkan adayının seçim çalışmaları çerçevesindeki konuşmasıdır deyip hafifsemeye çalışırsanız; Türkiye düşmanlarının derin aklının sözcülüğünü yapmış olursunuz. Türkiye üzerine oynanan oyunların deşifresi anlamındaki bu sözlere en gür sesinizle karşı çıkmak yerine "zamanlaması-planlaması" türü konu saptırmalarına zorlarsanız; ihanet içindesinizdir!
Bu, bir Erdoğan meselesi, AK Parti meselesi , Cumhur İttifakı meselesi değildir. Bu apaçık; Türkiye meselesidir. Beka meselesidir. Lamı cimi yoktur. Bizler için bu böyle ama CHP'nin Genel Başkanı için durum tam tersi. Genel başkanlığa gelişiyle ilgili ortaya çıkan belgeleri hatırlatalım; "Çıkarlarımız için Baykal, CHPnin başından gitmeli" (ABD Ankara Büyükelçisinin Washington'a gönderdiği rapor (2008).. "Baykal'ın yerine Kemal Kılıçdaroğlu getirilebilir mi? Arkadaşları ve çevresini araştırıp bildiriniz." (ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın ABD'nin Ankara Büyükelçisine gönderdiği mesaj 2008) "CHP'nin Batılı anlamda sosyal demokrat parti olması için Baykal istifaya zorlanmalı, Kılıçdaroğlu genel başkan olmalıdır. Kılıçdaroğlu gelirse, parti politikaları değişir!" (Silkort Enstitüsü Raporu-2009)
Yani; 2008'de ve 2009'da ABD'nin çıkarları için "Baykal'ı gönderip Kılıçdaroğlu'nu getirmeliyiz" diyenler bugün de "Erdoğan'ı göndermeliyiz" diyor! Ama şunu unutuyorlar; Erdoğan'ın ne Baykal'a ne de Kılıçdaroğlu'na benzemediğini atlıyorlar! Geçmişte ABB'nin bu tuzağına düşen bir güruh da yok bugün, tam tersine kenetlenmiş ve iradesini kimselere ipoteğe vermemek için canını vermeye hazır olduğu ispatlamış bir millet var bugün. O gün azınlıkta olup yenilenler artık yok. CHP-HDP-İP-SP-Deva-GP'nin ABD, emperyalist güçler, FETÖ, PKK, YPG-PYD ile birlikte "Erdoğan gitsin de Türkiye batarsa batsın" diyenlerin karşısında koskoca bir Türk milleti ve Cumhur İttifakı var bugün. Aynı madalyonun farklı yüzlerinin karşısında sapına kadar sağlam yerli ve milli blok... Var mı ötesi?